Halide Edib, sırf birileri “güdümcü-mandacı” yaftası yapıştırdı diye tarih sayfalarında karalanıp, yüreklerden silinebilir mi? Bizim aydına, yazara, şaire (hele de kadın ise!) bakışımızın nasıl karanlık olduğunu, bu konulardaki sicilimizin ne kadar kabarık olduğunu bilmeyen mi var? En parlak kalemleri öldürmüş, sürgün etmiş, sansürlemişiz, bunların hiçbirini yapamadıysak “itibarsızlaştırma” çabasına girişmişiz.. Söz ettiğim kadın, Kurtuluş Savaşında Mustafa Kemal’in yanında yer alan “ Halide Onbaşı,” sayısız roman, öykü, tiyatro eseri vermiş, el yazısıyla tuttuğu hatıratı, mektupları pek çok ülkede koruma altında saklanan bir yazar, İstanbul halkına pek çok toplantıda, Sultanahmet mitinginde toplanan binlerce kişiye, “ işgale karşı çıkalım ” çağrısı yapan ateşli bir konuşmacı, kadın haklarını, seçme seçilme hakkını ısrarla savunan bir feminist… Anadolu Ajansının isim annesi, Atatürk’ün dış dünyaya açılmasında ( yabancı gazetecilerle röpor...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.