Hüsranla geçen bir doktor randevusunda yazıyorum bunları… İsim vermeyeceğim, saat 16.03, tatsız bekleyişim 1 saattir sürüyor. Geçen hafta için randevu verilmişti, çok uzak bir semtteki (bana göne) randevuya yetişmek için sıkışık bir günde son hızla yola çıktım, tam muayenehaneye ulaşmıştım ki, sekreterden telefon geldi: -Üzgünüm bugün olmayacak, hoca gelemiyor, gelecek hafta için verelim randevuyu … Dün için verilen randevuya geldim, binanın önünde randevu saatini bekliyorum, yine telefon; - Hoca gelemeyeceğini söyledi… Randevunuzu yarın 15.00 e veriyoruz… - Ya sabır … Bugün geldim 1 saattir bekliyorum, şimdi doktor telefon etti, “ gecikeceğim ” dedi… Artık saygısızlığın daniskası… Sinirime hakim olmaya çalışıyorum… O arada sekreterin bütün hayat hikayesini dinliyorum … 24 yıllık tüplü Corsa satılacak, yeni bir ikinci el araba mesela Captur alınacak, bütçe açığı var 50 bin lira kredi çekilmesi gerekiyor, çocuklar okuldan döndü, dolapta sigara böreği var ayran d...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.