Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kissinger’in ölümü üzerine… (2) Ecevit keşke zamanında bıraksaydı!

  ABD’nin soğuk savaş yılları sırasında en etkili Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in ölümü, onunla ilgili yorumları yeniden su yüzüne çıkarttı. Güney Amerika’dan Güneydoğu Asya’ya, hatta Kıbrıs’a kadar uzanan her yerde ABD’nin baskıcı-emperyalist politikalarının uygulanması işini bizzat yürüten, 100 yaşında ölen Henry Kissinger’den söz ediyorum… Kimileri onu, “Savaş suçlusudur, pek çok savaşta imzası vardı, Kamboçya, Laos, Vietnam’da ölen milyonların katiliydi ” (*) diye anıyor kimileri ise onun için “ Amerikanın en önemli entelektüeliydi, bir dehaydı” diyor. Nazi zulmünden 15 yaşında bir Alman Yahudisi olarak, ülkesinden kaçarak ABD’ye yerleşen, Alman aksanlı İngilizcesini komedyenlerin sahnelerde taklit etmekten bıkıp usanmadığı Henry Kissinger’dan söz ediyorum.  - Peki , “Kissinger Türk dış politikasına pek çok dokunuşuyla damga vurmanın ötesinde, farkında olmadan Bülent Ecevit’in Başbakanlığını bile riske sokmuştu” desem ne derdiniz ? - Bülent Ecevit’in düşünme ...

Yıldızın parladığı anlar

Amerikan eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in ölümü, Türkiye’de yaşanan pek çok olayı çağrıştırdığı gibi benim için de özel önem taşıyor…  Hani Kıbrıs Harekatı sırasında kendi gemimizi kendi uçaklarımız “ yanlışlıkla” bombalayıp batırıyor, oysa öncesinde ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, Başbakan Ecevit’i arayarak, “ hata yaparsınız” diye uyarıyor… ( https://bennursunerel.blogspot.com/2023/12/kissingeri-olumu-uzerine-1.html  Bu konudaki yazım) Şimdi ise bu olayın yansımasıyla, aklıma gelen, tam deyimiyle “ yıldızın parladığı anlardan birini” paylaşayım sizlerle…  Önce şunu söyleyeyim, 43 yılı bulan gazetecilik kariyerimde Tercüman ve Cumhuriyet gazetelerinde farklı zamanlarda çalışmış olmak bir onur vesilesidir benim için… -Neden? Diye soracak olursanız, bir dönem Güneri Civaoğlu’nun genel yayın müdürlüğü sırasında ülkede en çok okunan siyasi gazetelerden biriydi Tercüman, ama zaman zaman “ bağnazlık ” düzeyinde “sağ” ideolojinin sesi haline dönüşürdü… Ben...

Kissinger’in ölümü üzerine (1)

Amerikan eski Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’in 100 yaşında ölümü,  bizleri çok yakından ilgilendiren bir konuyu çağrıştırdı. .  1974 Kıbrıs Harekatında “ kendi uçaklarımız tarafından 5 saat süreyle yanlışlıkla! bombalanan ”  TCG Kocatepe muhribi ve 54 askerimizin şehit olduğu olaydan söz ediyorum.  Kimi gerçekler yıllar sonra ortaya çıkar ya…Ne yazık ki bu olay da böyle yaşanmış ve tarihimizin en karanlık sayfalarında yer almıştır.   Çalıştığım gazetelerde, Tercüman ve Cumhuriyet’te “ belgelere dayanarak ” bu konuyu detaylı biçimde işlemiştim, “Yunan Konvoyu ” sanılarak bombalanan gemilerin aslında Türk Deniz Kuvvetlerine ait olduğu ancak “ seyir durumundaki ” konumlarının tam olarak bilinmemesi, ya da aldatıcı istihbarat alınmış olması nedeniyle bu olayın yaşandığı epeyce sonra ortaya çıktı.  Genelkurmay Başkanlığı, yaşanan faciadan 2 yıl sonra kurduğu inceleme komisyonu ile olayın nasıl yaşandığına açıklık getirdi ama “ kuvvetler arasında ayrıma...

Fatih Terim’den geceyarısı telefonları

Yeni bir oyuncak bulduk çok şükür, derdi tasayı, yaşadığımız zorlukları filan toptan unuttuk…  -Sahi, ne oldu senin kira artışı? Uzlaştınız mı ev sahibiyle? -Yok ya, adam Nuh diyor peygamber demiyor, tutturmuş - kiramı yüzde 80 artıracaksın - diye… Ben de -o zaman mahkemeye ver- deyip, kestirip attım, bakalım ne olacak… Bırak şimdi kirayı mirayı… Sen izliyor musun Fatih Terim Fonu (*) hikayesini? -İzlemez miyim ayol? Her gece o kanal senin bu kanal benim, saatlerce zaplayıp duruyoruz valla… -Biz de aynen… Bir eğleniyoruz ki… Kah mısır patlatıyoruz, kah kestane atıyoruz mangala… Hatta geçen gün bizde, Fatih Terim Fonu yayınları eşliğinde! Komşularla cips-bira buluşması bile yaptık, 10 kişiydik… İşte böyle, bilmem sizin evde durumlar nasıl? Filistin’de yaşanan vahşet, çarşı pazarda arş-ı alaya tırmanan fiyatlar, Meral Hanımın partisinde yaşananlar (**), Kılıçdaroğlu-Özdağ gizli Protokolünün (***)  şoku  filan, bunları hep unuttuk, Fatih Terim Fonuyla yatıp Fatih Terim Fonu...

Şu “yakılarak ölmek” mevzuu!

Bilmem kaç kelimelik X kısıtlaması bir yana, herkesi uyuşturup, saatlerce esir eden, “ görüntü izleme tutkusu ” yüzünden millet okuma yazmayı unuttu… Resimde görüldüğü gibi, meğer Metin Uca “yakılarak ölmek” istiyormuş…  -Ayol yaşama hep gülümseyerek bakan bir adam niye yakılmak istesin?  -Acaba “ öldükten sonra beni yakın ” demiştir de siz kasten veya “ az Türkçeniz ” yüzünden böyle kaleme almış olabilir misiniz? Hayret, onca paralar harcanıyor YouTube kanalları filan açılıyor ama…  Neyse işte, umarım okullardaki Türkçe veya Edebiyat derslerinde öğretmenler saçlarını başlarını yolmuyorlardır. Gelelim yakılma olayına… Yıldız Kenter de bunu istemişti. Yıllar önce Bodrum Turgutreis’teki evinde sorularımı yanıtlarken kendisinden önce yaşama veda eden Şükran Güngör’e olan aşkını dile getirerek demişti ki: -Böyle muhteşem bir adamla aşk yaşadığım için kendimi dünyanın en şanslı kadını kabul ediyorum. Öldü ama onu hala yanımda hissediyorum, dün gidip mezarını ziy...