Sevgili dostum, meslektaşım, komşum! Metin Uca’nın en zor anlarda bile gülümseyerek içinden geçtiği yaşama böyle erken, hem de doğum gününde! veda edeceği aklıma gelir miydi? Asla… Neleri neleri dert edip, kızarak ama sonunda hep gülerek paylaştık yıllar içinde, İstanbul, Bodrum, Ankara buluşmalarında… İlk fırsatta arardı: -Komşuuuum evde misiniz? Geliyoruuuum… -Ne hazırlayalım sana? -Bi menemen yap yeter… Bi de enişteye sor, o şaraptan kaldı mı? “O şaraptan” demesi, şaraba düşkünlüğünden değil, bizdeki şarabın tuhaflıkları çağrıştıran adındandı… Cumhuriyet’te çalıştığım yıllardı, o Kanal D’deydi, Kızılay’daki binanın üst katındaydı bürolarımız… İkimiz de sigara içmezdik ama her fırsatta buluşup, aşağıdaki trafik keşmekeşini, yukardan, yangın merdiveninden izlerken, günün haber “ kıraatını” yapardık: - Sen ne üstüne çalışıyorsun? -Şu yeni kültür bakanından randevu aldım, ona gideceğim … Gitmişti de Kültür Bakanına… TBMM Bahçesinde nerede...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.