Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Pul olan milyonlarımız!

Yaşamımız küçüklüklüğümüzden bu yana Ayşegül’le birlikte geçti, hani “kardeşten ileri” derler ya bazı dostluklara, bizimkisi ondan da öte… Bir ara, (ortaokulda mıydım?) pul koleksiyonu yapıyordum. (Ne yazık ki, artık kimsenin yaşamında değil pul, mektup, zarf hatta el yazısı filan kalmadı.)  İşte o yıllarda bir gün Ayşegül çıkageldi: - Nursun bak, sana ne getirdim -Aaaa, muhteşem pullar, nereden buldun? -Babam verdi, al, hemen pul defterine  yerleştir Resimde gördüğünüz gibi, pullar hem farklı hem o kadar güzeldi ki, pul defterimi ikide birde açar, onları hayranlıkla izlerdim, üstelik ikisi de damgasızdı yani kullanılmamıştı ve arkalarındaki zamk bile hala duruyordu.  Ayşegül’le sık sık konuşurduk: -Düşünebiliyor musun? Belki de bu pullar çok değerlidir, zamanla değerleri daha da artar, yıllar sonra satar, milyoner oluruz. Evet, o yıllar çabucak geçiverdi, pul defterimi çoktan unutmuştum, geçen gün Gaudi’nin Sagrada Familia’sı (*) gibi, bir türlü tamamlayamadığı...

97 yaşındaki emekli hakim İsmet Köker’den siyasilere: “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesini unutmayın!

      “Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesi bizi ayakta tutar” “Geçmişi unutmayın” “Adalet yoksa devletler çöker” “Aşırı borçlanma devleti iflasa götürür”     Emekli hakim İsmet Köker Dalya 100’e 3 kala, siyasetçilere ve devlet adamlarına “açık mektupla” seslenerek, “geçmişi unutmayın” çağrısında bulundu. Mektubunda Türk siyasi yaşamı ve dünyadan örnekler veren Köker, Türkiye Cumhuriyeti “yüzyıllarda ancak bir görülen ” dâhi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde dünyada sayılan bir ülke haline gelmiştir. Atatürk’ten sonra gelen bütün cumhurbaşkanları görevlerini Atatürk sayesinde yapmışlardır.” Dedi. İsmet Köker, “ Türkiye’nin Atatürk’ün Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesinden sapmama koşuluyla ayakta kaldığını” anımsattı ve bütün Cumhurbaşkanlarının onun sayesinde görev yaptıklarına dikkat çekti.    97 yaşındaki hakim ismet Köker, “ yarım asırlık” meslek yaşamından örnekler vererek, “Bismillahirahmanirrahim ” diye başladığı açık mektubunda şunları dile...

Cumhuriyetin Savcısı Kanadoğlu İle söyleşi

Ufukta görünen seçimlerle ilgili olarak “ Cumhuriyetin Savcısı Sabih Kanadoğlu” na aklımızdakileri sorduk, net yanıtlar aldık. Anayasanın 101. Maddesinin çok açık olduğunu, Recep Tayyip Erdoğan’ın 3. Kez  Cumhurbaşkanı olamayacağını vurgulayan Kanadoğlu, “ Adaylık başvurusu yapabilir. Ancak YSK anayasaya aykırı bir karar alırsa seçimi gayrimeşru kılar” dedi. Erdoğan’ın yıllardır “ kuşkulu ” açıklamalarla geçiştirilen “ diploma ” konusunu sorduğumuz Onursal Başsavcı, “ Diploma saklanacak, gizlenecek bir şey midir? Kaç yıldır bu mesele çözülemedi, elinizde varsa gösterirsiniz ” diye konuştu. Laik Türkiye Cumhuriyetinde Nass Suresine bakılıp karar alınabilir mi” sorumuza ise Başsavcı, “ Dinin siyasete alet edilmesidir ” yanıtını verdi. Cumhuriyetin Savcısı Kanadoğlu’na  CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “ Ben, elektrik faturamı ödemeyece ğim” çıkışını da sorduk, yanıtı, “ Sivil itaatsizlikle sonuç alınabileceğini sanmıyorum, vatandaşların benzer tutum sergileme ihtimali ben korkutu...

Lafla, yasaklarla yürütülen peynir gemisi

Ispartalıların elektrik kesintisi yüzünden günlerdir çektiği eziyeti izlerken siz neler hissettiniz, aynı sıkıntıyı yaşamadınız mı? Aklınıza hemen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerdeki “Sizin hayatınızda mum vardı, gaz lambası vardı”  sözü gelmedi mi? Belki de  Ispartalıları düşünüp acı acı gülümsediniz. Peki 31 Mart 2015 günü yaşanan ve bütün ülkeyi saatlerce karanlığa boğan elektrik kesintisini hatırlıyor musunuz? O gün de tüm ülkede  metrosundan tramvayına, trafik lambalarından cep telefonlarına kadar her şey susmuştu da kesintinin nedeni dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından “terör saldırısı” ihtimaline bağlanmıştı. O teröristler kimdi acaba? 6 yıldır yakalanamadılar da mı Isparta’yı da karanlığa mahkum ettiler? Yöneticilerimizin tutumu malum, işler düzgün gittiği zaman başarı hep onların, kötü gittiği zaman ise her zaman “dış güçlerin”dir. Üstelik bunun hesabını da kimse kolay kolay soramaz… Lafla geçiştirilir olaylar, mesela Isparta’nın AKP’li Beledi...

Vita ve Virginia

  Evden d ış ar ı  ad ı m atmadan iki hafta ge ç irmekten yak ı nmak  ş urda dursun,  “ mapusluk ”  bana b ü y ü k keyif ya ş att ı . (*)  İ nkar etmiyorum, heryer bembeyaz kar alt ı ndayken, s ı cak evimde, s ı kl ı kla vicdan azab ı  duydum, Sedef Kaba ş’ı n,  “ b ü y ü k ba ş lar ı n ”  bir i ş aretiyle u ğ rat ı ld ığı  lin ç i bir an bile akl ı mdan  çı karamad ı m!     -Peki eve kapan ı p neler yapt ı n?   Diye soruyorsan ı z, g ü ndemin biraz olsun d ışı na  çı kmaya  ç al ış t ı m, sosyal medyaya  “ mesafe ”  koydum, bir ka ç  film izledim, evdeki kitapl ığ a dald ı m, kimi kitaplar ı n  ü st ü nden yeniden ge ç tim.    İ ngilizlerin iki  ö nemli kad ı n yazar ı n ı n  (Vita Sackville-West ve Virginia Woolf)  “ a ş k ili ş kisi ” ne odaklanan  “ Vita ve Virginia ” filmini izlemek,   s ararm ış  kitap lar ı n  sayfalar ı n ı “ yeniden a ...