Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aferin budalası olmak…

  Bazen düşünüyorum da, “yaşama dair çabalarımız yeterince karşılık buldu mu?” Sorum yanıtsız kalıyor. Sanırım en iyisi “iyimserliğe sığınmak…” Sabit fikir denecek ölçüde tutkuyla bağlı olduğum meslekte geçirdiğim yıllar içinde asla pişmanlık duymadım, “ucu kime dokunursa dokunsun,” o haberlerin yapılması, yazıların yazılması gerekiyordu. Kırıldığım, gözyaşı döktüğüm, yalnız kaldığım ya da bırakıldığım zamanlar olsa da, o haberler uğruna verilen çaba için hissettiklerim hep “mutluluk ve tatmindi…”  Şimdi söylesem sayfalara sığmaz, ooo öyle sert eleştirilerle, tehditlerle, hatta olmayacak iftiralarla karşılaştık ki. Diyeceksiniz ki, “öldürülen meslektaşların bile olmadı mı?” Ne yazık ki evet…  -Bu çağda bu ilkellik bu zulüm nasıl olabilir? Vicdanlarına (varsa tabii!) nasıl sığdırdılar o gencecik insanları yok etmeyi? O pırıl pırıl kalemleri susturmayı?  Eh, işte herkesin bir kapasitesi var sonuçta… Siz bir eşeği saf kan atlarla yarıştırıp, mania atlasın diye ortaya sü...

Kendime ait “yarım gün!”

Sabah yapılacak görüşmeler-toplantılar iptal oldu ama diğerleri çoktan  sıraya girmiş: Bir de tamire verilecek ceket vardı, unutulan telefonla birlikte alır, pür telaş çıkarsın… Ankara’nın gözünü seveyim, terzisi, tuhafiyecisi, pazarcısı hep tanıdık, bildik ve dost… -Aloooo, Selçuuuuk, ceket getirsem bugüne yetiştirebilir misin? Kolları iki santim kısaltılacak -Abla getir, yetiştiririm -Ama park etmek zor senin orada? -Dert etme ben yol kenarında durup alırım ceketi senden -Aslansın ya Selçuk -Abla yalnız bugün Cuma! Öğlene kalma, Tunalı’da trafik işlemez, millet sokaklara taşıyor namaz için… (Tunalı Hilmi Caddesi Ankara’nın göbeğindedir, ticaretin de kalbi orada atar) Neyse, öğlene kalmadan ceket teslim edilir, sıra şimdi unutulan telefonda, istikamet Emek Mahallesi, basarsın gaza… -Aloooo… Canım ben geldim, aşağıdayım telefonu getirdim -Yukarı gelsene,kahve içelim Telefon verildi, görev tamam.    Şimdi istikamet Farabi, pastane… Bereket yakınında park yeri var, şanslıyı...

Herkesi müslümanlaştırıp ”Nizama” mı sokacağız?

                           Nizamiye Camii Pretoria    T ü rkiye ’ den  ç ooook uzaklarda, Pretoria ’ da, Nizamiye Camii ve K ü lliyesini ziyaret ettim …  Midrand b ö lgesinde 100 d ö n ü me kurulu, dev bir k ü lliyeden s ö z ediyorum.  “ Fethullah G ü len ’ in bir g ü n ABD ’ den gelip m ü ritleriyle bulu ş aca ğı “ ü midiyle ve onun talimat ı yla yap ı lm ış  devasa bir cami ile okul, medrese, hastane, mezarl ı ktan olu ş an  “ dev k ü lliye ” nin Afrika ’ daki varl ığı  insan ı ş a şı rt ı yor.    K ü lliyeye, Nizam- ü l M ü lk ’ ten (*) esinlenerek Nizamiye ad ı  verilmi ş .   Bir milli tatil g ü n ü ,  öğ lene do ğ ru gitti ğ im k ü lliyede in cin top oynuyordu. Bildi ğ im kadar ı yla Pretoria ’ da ya ş ayan halk ı n tamam ı na yak ı n ı  h ı ristiyan …  (**)    - Acaba diyorum, T ü rkiye ’ de h ı z ı m ı z ı  alamad ı k da, ...