Son g ü nlerde ya ş ananlara ç o ğ umuz inanam ı yoruz, hatta “ yok can ı m, olamaz, acaba kabus mu g ö rd ü k? ” Diye yads ı ma ç abas ı nday ı z. -Kurdaki sert ini ş - çı k ış lar, d ö ne d ö ne swap aray ışı na d ış politikan ı n alet edili ş i, merkez bankas ı bilan ç osunun makyajlanmas ı na kar şı n eksi rezervin ayan beyan g ö r ü n ü rl üğü , tarikat ve cemaatler eliyle toplumda a çı lan u ç urumlar, enflasyon b ıç a ğı n ı n sonunda kemi ğ e dayan ışı… -Tamam, bunlar ı s ı ral ı yorsun da, sonumuz ne olacak peki? -Bitmedi, d ış politikada nedenini bilemedi ğ imiz makas de ğ i ş iklikleri, yarg ı eliyle a ğı r bi ç imde ya ş anan ma ğ duriyetler, bir zamanlar hayalini kurdu ğ umuz AB hedefinin yerle yeksan olu ş u, o cenahtan gelen, yenilir yutulur olmayan ele ş tiriler, ABD ’ nin ard ı ndan, AB yapt ı r ı m k ı l ı c ı n ı n da tepemizde salland ı r ı l ışı . -Amma karamsar tablo ç izdin, gaze...
Mürekkep kokan sayfalarda şimdilerde bize yer yokmuş, eh, ne yapalım? Açılsın bari hayali sayfalar... Oysa onlara yazmak tıpkı suya yazmak gibidir. Kayboluverir gider.