Son günlerde yaşananlara çoğumuz inanamıyoruz, hatta “yok canım, olamaz, acaba kabus mu gördük?” Diye yadsıma çabasındayız.
-Kurdaki sert iniş-çıkışlar, döne döne swap arayışına dış politikanın alet edilişi, merkez bankası bilançosunun makyajlanmasına karşın eksi rezervin ayan beyan görünürlüğü, tarikat ve cemaatler eliyle toplumda açılan uçurumlar, enflasyon bıçağının sonunda kemiğe dayanışı…
-Tamam, bunları sıralıyorsun da, sonumuz ne olacak peki?
-Bitmedi, dış politikada nedenini bilemediğimiz makas değişiklikleri, yargı eliyle ağır biçimde yaşanan mağduriyetler, bir zamanlar hayalini kurduğumuz AB hedefinin yerle yeksan oluşu, o cenahtan gelen, yenilir yutulur olmayan eleştiriler, ABD’nin ardından, AB yaptırım kılıcının da tepemizde sallandırılışı.
-Amma karamsar tablo çizdin, gazeteler TV’ler öyle demiyor ama?
-Onların çoğu hayal dünyasında yaşıyor, sanata bile tahammülleri kalmadı, görmüyor musun Sezen Aksu için neler dediler? Dilini koparacaklarmış. RTÜK Başkanını da mı duymadın, tek tek TV’leri arayıp bazı şarkıların çalınmamasını istemiş.
-Eee, niye penguen gibi sessiz duruyor politikacılar, gazeteciler? Yazsınlar, anlatsınlar bütün bunları?
-Farketmedin sanırım, korku dağları bekliyor, eleştirilerine dayanamayıp Sedef Kabaş’ı da gecenin ikisinde gözaltına alıverdiler, üstelik hafta sonuna denk geldi, adliyelerde kadro eksik, bakalım ne kadar tutacaklar içerde?
-Aaa, bütün bunlara doğru dürüst tepki bile yok, nerede peki siyasi liderler? Yine o meşhur “istikşafi görüşmeler” yoluyla havanda su mu dövecekler? Sen bana sonumuz ne olacak? Anlatsana.
-Ben ne bileyim. Geçenlerde Cumhurbaşkanının kabile! pardon kabine toplantısı vardı, onu dinleyeyim, belki ciddi bir önlem paketi açıklar diye umutla bekledim.
-Ee, ne çıktı?
-Valla ilk cümlelerini duydum, iki küçük kız çocuğu mektup yazmışlar, “Tayyip Bey Amca, biz sizi çok seviyoruz” diye, bunu duyunca gerisini dinleyemedim.
-Aaaa, “sayıları 100’ü bulan metin yazarları var” deniyor, böyle mi hazırlamışlar konuşmasını?
-Valla ben de bu dediğini ve tüm yaşananları bir sorup soruşturayım dedim, “Beş Tepeli” cenahtan bazı tanıdıkları aradım. Bak konuşmalarımızın virgülüne dokunmadan anlatıyorum.
-Hah, anlat dinliyorum.
————Basketbol oynuyor——
-Aloo, yahu yukarılarda neler yapıyorsunuz? Bu karanlık tablo oradan nasıl görünüyor? Cumhurbaşkanı muhalefet temsilcileriyle görüşmüyor ama, AB Büyükelçileri geçenlerde Külliye’ye yemeğe geldi, kim bilir neler söylediler?
-Yok yahu, yemekte zaten çoğunlukla Cumhurbaşkanı konuştu, asıl o sitem etti, “bunca göç yükü altındayız, ağır ekonomik sonuçları oluyor, siz sözlerinizi tutmadınız, kendinizi güvenceye alıp, bizi bu ağır tablo karşısında yalnız bıraktınız” diye. Bir iki büyükelçinin de konuşması oldu ama dişe dokunur bir şey söylemediler.
-Millet yüksek fiyatlardan inim inim inliyor, maaş zamları eridi gitti, hatta TÜİK Başkanı bile “vebal altındayım” diye istifa edecekmiş? Fahrettin Altun da ayrılıyormuş?
-Yok yahu, öyle bir şey yok. Geçen gün buradaydı, basket oynadılar.
-Nee? Basket mi? Cumhurbaşkanıyla mı? Bu soğukta öyle mi?
-Yok canım, eskiden açık havada oynuyorlardı, şimdi yeni kapalı spor salonu yapıldı, orada oynuyorlardı, hatta İbrahim Kalın bile vardı. Cumhurbaşkanı seviyor biliyorsun basketbol oynamayı, kaç defa resimleri çıktı gençlerle görmedin mi?
-Aaaa, demek o kadar iyimser ve neşeli ki, bu hengamede vakit bulup bir de basketbol oynuyorlar. Büyükelçiler sizden sonra CHP liderini de ziyaret ettiler, eminim orada çekinmeyip konuşmuşlardır.
-Oradan da bize bilgiler geldi. Hatta bazı büyükelçiler arayıp kendileri anlattı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanından hayal kırıklığı ile ayrılmışlar.
-Nedenmiş o?
-“Somut çözüm önerisi var mı?” diye sorgulamak istemişler, Kemal Bey sadece kara tablo çizmiş, kendi önerisi filan olmamış.
-Son bir iki şey soracağım? Cumhurbaşkanının kabine toplantısı sonrası açıklamasına dikkat ettiniz mi? Hani iki kız çocuğu mektup yazıp, “Tayyip Amca biz sizi çok seviyoruz” demişler? O metni kim yazdı Allahaşkına?
-Aaa, o paragraftan haberim yok, bakayım.
-Peki Sezen Aksu’ya seslenişi nasıl değerlendirilebilir? “O dilleri keseriz!” Sözü?
-Ne?
Görüşmemiz tam bu noktada sonlandı. Yani sorularıma pek yanıt alamamış oldum. Sanıyorum vakti de yoktu, “basketbol salonuna mı döndü acaba?” diye düşündüm…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder