Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PORTRELER Ferhan Şaylıman

Yaşamın, ölümün, varoluşun gizemini çözebilmek mümkün mü?  Hani bir an, belki bir an bile değil, hafifçe, belli belirsiz esip geçen ama belleğinizde silinmez bir yer eden hanımeli çiçeğinin kokusu gibi… Kimi karşılaşmalar da öyle, o kadar hafif, zarif ve asla unutulmayacak anlar yaşatsa da hep kaybolup gitmiyor mu? Ferhan Şaylıman’ı (*) tanımam eskilere dayanır, SBF yıllarına. Basın Yayın Yüksek Okuluna giden yokuş henüz sağlı sollu betonlaşmamıştı, benden yüksekti onun sınıfı ama uzaktan uzağa birbirimizi duyar, bilir, gülümseyerek selamlaşırdık.  Mezuniyet sonrası yıllar yılları izledi, işler güçler, gazeteciliğin aslında “suya yazılan” sayfaları, TV ekranlarının “anında parlayıp sönüp giden ” görüntüleri araya girdi, hep “imza” olarak bildik birbirimizi. Başarılar, düş kırıklıkları, bırakıp gitmeler, yeni sayfa açmalar derken gazeteciliğin değirmeninde öğütülen yaşamlar sürdürdük. Bir gün telefon edip, kendi kurduğu yurtseverlik.com sitesinde yazı yazmamı istedi...

“Bir kadın!” Fatma Aliye

Huzurlu bir yaz tatilinde  “kitap okumak” gibisi yok, ne var ki benim kitap seçimlerim çoğu kez bağımsız olamıyor, kimi nedenlerle başkalarının taleplerine uymak zorunda kalıyorum.  -Peki, bundan şikayetçi miyim? -Değilim, çünkü okumak başlı başına bir keyif Şu anda Bodrum’da tatildeyiz, buradaki kitaplıkta bir ayıklama yaptım, kimi kitapları Ankara’ya götürmek istiyordum, derken uzun süre önce alıp henüz okuyamadığım bir kitap geçti elime… Fatma Aliye’nin (*) “Udi”si… Kitabın kahramanı Bedia, çocukluk ve gençlik yıllarında müziğe tutku duyan bir kadın, babası Nazmi Beyin teşvikiyle merak sardığı çalgılara çalışıyor, keman ve kanunu kusursuz çalmayı öğreniyor, ama en sonunda sesine-tınısına hayran olduğu udda karar kılıyor. Bedia yaşamını Şam’da sürdürürken yakışıklı bir yüzbaşı Mail ile “gözü kapalı” bir evlilik yapıyor ama eşinin çapkınlığı nedeniyle evlilik sarsıntıya uğruyor, büyük acı ve eziyet  çekiyor. Kederini ve gözyaşlarını herkesten saklayarak, en büyük ...

Trenle Güney Afrika 2

Pretoria’dan ayrılıyoruz, jakarardalar tümden açmış, caddeler iyiden iyiye mora boyanmış, heyecanlıyı, üç gün üç gece sürecek tren yolculuğumuz nihayet başlıyor. Bizi Pretoria’dan Cape Town’a götürecek özel trende (Rovos) yer ayırtmıştık, trenin kalkacağı perona ulaşıyoruz. Bekleme salonunda şampanyamızı yudumlarken, valizlerimizi siyah takım elbiseli valeler alıp kompartmanımıza götürüyor, ardından trene, kompartımanımıza  buyur ediliyoruz.   Valizlerimiz açılmış, giysilerimizi mini gardroba yerleştirilmiş, iki genç kadın bize kompartımanımızı tanıtıyor, banyonun kullanılışını, minibarı, vagon restorandaki yemek saatlerini, bar-vagonu, kitaplık, oyun salonu ve çay saatleri için özel vagonlarda  nasıl vakit geçirebileceğimizi anlatıyor, en uçtaki küçük dükkandan alış veriş edebileceğimizi hatırlatıp soruyorlar:   -Ütülenecek veya temizlenecek giysilerinizi alabilir miyiz?     Akşam yemeklerine “ itinalı kıyafetle gidileceğini”  önceden öğrenmiştik, haz...