Ana içeriğe atla

Zirvede ıhlamur ve soda eşliğinde tutulan notlar… Deprem Bakanlığı kurulacak mı?


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllardır hep kürsülerden muhalefet liderlerine “bağırdığını” izlemiştik de bir muhalefet liderini nazikçe davet edip “çağırdığını” duyunca hepimiz çok şaşırdık değil mi? 

-Acaba amaç neydi? Yerel seçimlerde AKP büyük oy kaybedince, lideri de topal ördek konumuna düşmüştü de bir çıkış yolu mu arıyordu? Tayyip Beyin Anayasa değişikliğini gündeme getirmekten maksadı, muhalefeti de yanına çekip ömrünün sonuna dek “yukarıda kalma” isteği miydi? Hatta daha da ileri gidip, -bayram değil, seyran değil eniştem beni niye öptü?- misalini verenler bile olmadı mı?


Bunlar işin yorum tarafı…


-Acaba içeride tam olarak neler konuşuldu?


Sorusu ise başta gazeteciler olmak üzere hepimizin aklını kurcalıyor öyle değil mi? 

İşte ben, “bu aklımızı kurcalayan soruları muhataplarına yöneltmiş olsam acaba nasıl yanıtlar alırdım?” Düşüncesiyle size “bir tutanak” sunmak istiyorum…


—-ıhlamur ve soda—-


CHP lideri Özgür Özel ile İstanbul milletvekili Namık Tan’dan oluşan heyet içeri girer girmez çekilen görüntü ve fotoğraflar TV’lerde “anında” yayınlanmış ve “boş koltuk” tartışması başlamıştı… 


-Tamam, koltuklar aynı seviyedeydi ama neden biri boştu? 


Bu tartışma heyet üyelerinin dikkatini çektiği gibi, CHP kaynaklarından art arda lidere cep telefonları yoluyla ulaştırılan mesajlarla da eleştiriliyordu. Belli ki hem riskli kabul edilen hem de büyük önem atfedilen görüşme an be an izleniyor, “falso yapılmasın, AKP’ye koz verilerek, yol kazasına yol açılmasın” isteniyordu.  


Özgür Özel boş koltuğun nedenini  Tayyip Erdoğan’a sorunca, büyük bir şaşkınlık ifadesi belirdi Cumhurbaşkanının yüzünde… O kadar şaşırmıştı ki, solundaki Elitaş’a baktı, önce “bizim oturma düzenimiz hep böyleydi” gibilerinden bir şeyler söyledi ama görüşmenin daha başında ortaya çıkan bu pürüzün, bu kadar önem atfedilen, normalleşmeyi sağlayacağına inanılan buluşmaya zarar vermemesi gerekiyordu, dolayısıyla Erdoğan, yumuşak bir ifadeyle, “Biz de en kısa zamanda iade-i ziyarette bulunacağız” diyerek durumu düzeltmek istedi…

Ardından Özgür Özel kamuoyuna da sonradan kısaca özetlediği açıklamaları sıralamaya başladı ve yaklaşık 1 saat süreyle konuştu, Cumhurbaşkanı, muhatabının konuşmasını dikkatle dinledi, bir kaç yerde kendisi bizzat notlar aldı ve yanındaki Mustafa Elitaş’a dönerek, “bu konu önemli” diyerek onun da not almasını istedi… 


-Neydi önemli bulduğu konu?


Özel şunu söylüyordu:


-Siz normalleşelim diyorsunuz ama şu anda ülkenin en ciddi sorunlarından biri deprem bölgesinin hali, oradaki halkın perişanlığı, ayrıca bununla da bitmiyor, ülkemiz ciddi deprem olasılığı ile karşı karşıya ve ne yazık ki kapsamlı bir plan yok ortada. Biz diyoruz ki, eğer siz de gerçekten muhalefetle uyum ve işbirliği arıyorsanız bir Deprem Bakanlığı kurulsun ve muhalefet temsilcilerinden birer kişi de orada görev alsın.


İşte görüşmede Cumhurbaşkanının dikkate aldığı en somut öneri bu oldu.


——ıhlamur ve soda—-



Konuşmalar sürerken görevliler, “ikram” için salona girerek, “ne içersiniz” diye Cumhurbaşkanına ve konuklarına sordular… Cumhurbaşkanı önce ıhlamur istedi, ardından soda içti. İkram görüşmenin hem başında, hem sonlarına doğru iki kez tekrar edildi.

Bu aşamada ilginç bir anekdot yaşandı. Cumhurbaşkanı, Özel’in yanındaki emekli Büyükelçi Namık Tan’a, “Namık Bey sizin kaçıncı dönem oldu milletvekilliğiniz?” Diye sorunca Elitaş devreye girdi, “Efendim bu sayın Tan’ın ilk milletvekilliği, daha önce büyükelçimiz  olarak İsrail ve Amerika’da görev yapmıştı” diye düzeltme yaptı. Oysa Erdoğan’ın pek çok dış gezisi sırasında Namık Tan, büyükelçi olarak görevdeydi.


—-sunulan dosya—-


Özgür Özel, yaklaşık 1 saat süren sunumu sırasında ABD ile ilişkilerden, F-16 alımına, Ukrayna-Rusya Savaşından, Filistin halkının mağduriyetine uzanan “Dış Politika,” Türk halkının şu anda içinde yaşadığı ekonomik sıkıntılarla emeklilerin durumunun düzeltilmesi ile ilgili somut öneriler içeren “Ekonomik Durum,” halkın oyu ile görev alan CHP’li belediyelerin gerek dış borçlanma gerekse yatırım alanında AKP yönetimi tarafından engellenmesi, buna karşılık AKP’li belediyelere her türlü desteğin hatta sınırsız borçlanma imkanının sağlanmasını dile getiren “Yerel Yönetimler” başlıkları altında açıklamalar yaptı.

Bu başlıklar dışında CHP liderinin en ayrıntılı üstünde durduğu ve sert eleştiriler yönelttiği konu ise “Hukuki Durum” oldu. AHİM kararlarına karşılık hala hapiste tutulan Selahattin Demirtaş’tan Osman Kavala’ya, Gezi sanıklarına, Tayfun Kahraman’a ve ailelerinin içinde bulunduğu duruma değinen hatta Kahraman’ın kızı Vera da dahil, sanıkların aileleriyle ilgili resimleri Erdoğan’a sunan Özel’e, Cumhurbaşkanı, yorum yapmayarak, “hukuk karşısında bizim konuşmamız doğru olmaz” demekle yetindi. Özel bunun üzerine Cumhurbaşkanına kendi  onayı ile affedilen kimi hükümlüleri isim vererek hatırlattı.

Özel bu açıklamalarının dayandığı kapsamlı dosyayı da görüşme sırasında Cumhurbaşkanına iletti. 


——anormalleştiren kim?—-


Özgür Özel’in 1 saate yakın süren bu sunuşunun ardından Cumhurbaşkanı, “biz her alanda normalleşme istiyoruz, bu vesayet Anayasasından kurtulmak da bunun ön şartlarından biridir” diyerek destek istedi. 

Bunun üzerine Özel, “normalleşme derken bunca yıldır süren AKP iktidarı tarafından gerçekleştirilen Anayasa değişikliklerini hatırlatmak isterim, -Vesayet Anayasası- deniliyor ama, -hala vesayet sürüyor- deniliyorsa, bunu yaratan, Anayasa’ya uymayan, ortamı anormalleştiren kimdir sizce?” sorusunu yöneltti. Normalleşmenin başta Anayasanın tam olarak uygulanması olmak üzere “her alanda” olması gerektiğini kaydeden Özel, Türkiye’nin içinde bulunduğu “hukuksuzluk ortamı”nın dış dünya tarafından da sürekli konu edildiğini de hatırlatarak Avrupa Konseyinin vurgularına da işaret etti.

1.5 saatlik görüşme sona erdiğinde,  “iade-i ziyaret” için anlaşıldı ve taraflar memnun yüz ifadeleriyle vedalaştılar.





Yorumlar

  1. İnnalaheminessabiriiin.
    Deprem Bakanlığı diye bir şey olmaz; bir bakanlıkta muhalif partilerinden temsilci bulunmaz.
    Bakan belli bir alanda belirlenen politikanın/siyasanın yani siyasi kararların yürütülmesinden sorumlu “icra vekili”dir. Depremi bakanı nhangi işi icra edecek?
    Bir bakanlık bir siyasi parti hükümetinin programını yürütmekle görevlidir. Muhalefet partisi temsilcilerinin işlevi ne olacak?
    Saçmalık! Kavramlarda anlaşılmadan yöntemlerde anlaşılamaz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

Basın Meslek Örgütü Sansür Uygular mı?

Basın meslek örgütü sansür uygular mı? Gazetecilik camiasında son günlerde bir tartışma sürüyor, ortadaki soru şu: -Sansürle mücadele etmek için kurulmuş bir basın meslek örgütü, kendi üyelerinin paylaşımına sansür uygular mı? Sözü hiç dolandırmadan, geçen hafta yaşanan bu olayı direkt anlatalım: Gazeteciler Cemiyetinden bir grup üye, 33 yıldır başkanlık görevini sürdüren yönetime eleştirilerini bir yazılı bildiriyle ortaya koydu:   -E, sonra? Sonra kıyamet koptu… Gazeteciler Cemiyeti adına “ görevlendirilen” bazı isimler, pek çok web sitesinde yer alan bu bildirideki iddiaları yanıtlamak yerine, tek tek web sitelerinin yöneticilerini arayarak sansür ettirme çabasına giriştiler. Bazılarında başarılı oldular, bazıları ise bu “ basın özgürlüğüne ihanet ” sayılan girişimi reddetti.  -Nasıl yapabilmişler bunu? -Kimilerine bazı vaadlerde bulunmuşlar, kimilerine - tüzüğün falanca maddesini işletir, sizi üyelikten atarız - demişler. -Ne vaadiymiş o? -O bildiriyi ...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...