Ana içeriğe atla

Bana her şey seni hatırlatıyor!

 




Faşistlerin 14 ortak metodu:


Siyaset Kuramcısı Lawrence W. Britt’in dünyanın nam salmış faşistleri üzerindeki incelemesine bir bakalım... Bu beylerin (iyi ki aralarında tek bir kadın bile yok!) faşizme giden yolda, 14 ilkeyi izlediklerini ortaya koymuş...


Acaba bunlar size tanıdık geliyor mu?


1-Güçlü milliyetçilik vurgusu...

2-İnsan Haklarını törpüleme

3-Halkı düşmanlaştırma, kutuplaştırma

4-Askeri harcamalara, her türlü savaş ve çatışmaya odaklanma

5-Kadınlara ayrımcılık

6-Kitle iletişiminin mutlak kontrolü

7-Milli Güvenliğin tehlikede olduğu saplantısı

8-Devleti dinle kucaklaştırma

9-Büyük şirketleri yüceltme, kollama

10-Çalışana ve emeğe baskı

11-Aydını ve sanatı dışlama

12-Suçu ve cezalandırmayı sabit fikre dönüştürme

13-Yolsuzluğa, ahbap çavuş ilişkilerine yönelme

14-Hileli seçimler


-Bunlar size tanıdık geliyor mu?

-Efendim?

-“Yaaa, çok iyi biliyorum ve içinde yaşıyorum ama söyleyemiyorum” dediniz değil mi?

-Ah sessiz kalın, yormayın kendinizi, zaten herkes aynı durumda...


Neyse işte madem konuşamıyoruz o halde okuyalım... Okuyalım da şu faşistlerin ortak14 noktasının geçmişte yaşattıklarının, ülkeleri ve halklarını nerelere nasıl sürüklediğini tekrar bir anımsayalım...


Britt’in blogunda yer alan 2003 yılında kaleme aldığı yazı:

 https://secularhumanism.org/2003/03/fascism-anyone/


Bu yazıdan Türkçe bir alıntı:

https://m.bianet.org/bianet/toplum/95463-ozde-fasizmin-14-temel-ozelligi

Yorumlar

  1. Pinochet, İdi Amin, Franko vb gibi pek çok isimlerle bu liste uzayıp gider. Ancak Stalin faşist değildi ve faşizme karşı savaşan ve 2. Dünya Savaşı'nı bitiren önemli bir isimdi. Stalin hiç bir zaman milliyetci olmadı, kadınlara ayrımcılık yapmadı, devleti dinle kucaklaştırmadı, tam tersine dinin afyon olduğunu savundu... Yine listede büyük şirketleri kollama meselesi de doğru değil. Sovyetler Birliği'nde şirket yoktu... Diğer maddelerinde bazıları eksik ya da yanlış... Ama elbette Stalin'e diktatör yakıştırması doğru olabilir...

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Mehmet, ilgin ve zaman ayırdığın değerlendirmen için çok teşekkür ederim. Ben lawrence britt’in yazısını okur okumaz “aaa bizimki de burada olmalıydı” diye klavyeye sarıldım. Tek tek ayırıp adamlar üzerinde yorum yapmaya sayfam yetmezdi. Dediğinde haklısın, adam tüm faşist liderleri farklı özelliklerine rağmen aynı şemsiyede toplamış. Britt’in bloğundaki yazı yorumlara açık, istersen ona da yaz... çok selam ve sevgi...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...