Ana içeriğe atla

Katakullilerden beğen, seç al!





Balık baştan kokar” diye boşuna söylememiş atalarımız. Bazı hükümet üyelerinin, pek çok belediye başkanının yolsuzlukları kabak gibi ortaya saçıldı ama kimilerini buna inandırabilmek adeta imkansız... O kadar ki, sokaktaki adama sorduğunuzda, "Çalıyorlar diyorsunuz ama çalışıyorlar da... Hem, yahu çalıyorlarsa benim paramı çalıyorlar siz ne karışıyorsunuz?" gibi inanılmayacak cevaplar alabiliyorsunuz...

- "Boşver, uğraşma, NATO KAFA NATO MERMER" dediğinizi duyar gibiyim...

Yazık...


Neyse, ben şimdi size "üstü örtülü" bir başka yolsuzluk öyküsü anlatacağım. Bu öykü Ankara'nın yeni sayılabilecek semtlerinden birinde, Eryaman'da geçiyor... Eryaman benim de 3 yıl oturduğum, şehre biraz uzak olsa da, Susuz Göl’ü, pardon şimdiki ismiyle Göksu Park’ı,  yemyeşil bahçeleri, parkları ile gerçekten çok sevimli, huzur dolu, özellikle emekliler için yaşanacak bir semt...

Eryaman nüfusunun 350 bini bulduğu ifade ediliyor... Peki bu uzak semtte, üstelikle emeklilerin çok tercih ettiği bu huzurlu beldede acaba neden bir hastane yok?

Evet yok... Çünkü hastane inşaası için yıllar önce TOKİ tarafından Eryaman'da ayrılan 23 dönümlük arazi, sonradan  birilerine peşkeş çekildi de ondan... 

Kime mi?

Sıkı durun, bu arazi kısa bir süre önce, Başbakanın Keçiören'de kiracısı olduğu evin sahibine, yani Faruk Koca'ya  4 milyon liraya satılmış...

Dolayısıyla  Eryamanlıların umutla hastane inşa edilecek diye bekledikleri arazide artık, hastane değil,  80 katlı gökdelenler ve AVM ler yer alacak...

-"Peki bu nasıl oldu?" 

Diye soruyorsunuz değil mi? 

Ooooo, çok kolay oldu... Önce Ankara Büyükşehir Belediyesi, "Kentsel Dönüşüm" katakullisi ile TOKİ'nin elindeki araziye el koydu... Sonra Sağlık Bakanlığı "Eryaman'da hastaneye ihtiyaç yoktur" diye rapor verdi, ardından da arazi Başbakanın ev sahibine 4 milyon liraya satılıverdi...


Haaaa, bu arada tabii küçük bir imar planı değişikliği yapılıp, arazinin çok katlı konut ve ticari merkez olarak tescil edilmesi de ihmal edilmedi...

-E, peki bundan sonra. Ne olacak?

Ne olacak canım? Faruk Koca Bey artık Tanrı'nın "yürü ya kulum" talimatıyla kiiiimbilir nerelere yürüyecek...

NOT: Bu bilgiler kamuoyuna açık bir kahvaltılı toplantıda, Etimesğut Belediye Başkanı Enver Demirel tarafından açıklanmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...