Ana içeriğe atla

Ne demişiz?


Gazeteci Nursun Erel, Ankara Üniversitesi’nin konuğuydu

İLEF, “Türk Basınının Bugünü” söyleşisine ev sahipliği yaptı

Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Nursun Erel, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde düzenlenen “Türk Basının Bugünü” söyleşisiyle öğrenciler ve meslektaşlarıyla bir araya geldi. Türkiye’de matbaanın, basın yayın organlarının gelişimi, siyasi değişimlerle gazetecilerin uğradığı baskılar ve sansür yasası, dijital çağda internet gazeteciliği ve basın ahlakı üzerine konuşulan söyleşide İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı (İLEV) Başkanı Ali İnandım, Gazeteciler Cemiyeti Basın Meclisi Üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar ile Alpaslan İpek de bulundu. 

Cemre Polat/ANKARA 

Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi, gazeteci Nursun Erel, “Türk Basının Bugünü” söyleşisiyle Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin konuğu oldu. Söyleşiye, İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı (İLEV) Başkanı Ali İnandım, Gazeteciler Cemiyeti Basın Meclisi Üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar ile Alpaslan İpek’in yanı sıra çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. 

“Türk Basınının Bugünü” başlığıyla Türkiye’de basın yayının ilk dönemlerinden günümüze uzanan yolculukta medyanın değişimi üzerine konuşan Erel, gazetecilerin geçmişten bu yana uğradığı baskılar ve sansür yasası, dijital çağda değişen habercilik dinamikleriyle basın etiği ve internet gazeteciliği konularına dikkat çekti.

Erel, “Gazetecilik dijital kuşatma altında”

Dijital çağda internet gazeteciliğinin yoğun baskı atlında olduğunu ifade eden Erel, haber sitelerinin yetkili kurumların koyduğu sınırlamalar ile mücadele etmek zorunda kaldığını vurguladı. Erel, “Gazetecilik dijital kuşatma altında ve biz bu kuşatmaya çok hazırlıksız yakalandık. Dijital öncülüğü yürüten Amerika’da neler olduğunu incelersek New York Times gibi gazetelerin internet platformlarında 64 milyon ziyaretçi sayısına ulaştığını görüyoruz. Gazeteler satmaz durumda, gün gelecek ve kapılarına kilit vurulacak. Bu üzücü bir gelişme ama eskiden olduğu gibi milyonluk tirajlardan söz etmemiz mümkün değil. Gazeteler bu değişimi yakalamaya çalışıyorlar ama bunlar büyük yatırım gerektiren zor işler” sözlerini aktardı.

“Hangi haberleri okuyacağımıza artık algoritmalar karar veriyor”

Dijital çağda haber sitelerine getirilen okunma limiti, “tık” zorunluluğu gibi koşutların haberin niteliğini düşürdüğünü kaydeden gazeteci, “Geçen yıl çıkan basın yasasıyla Türkbasınını bir bezginlik sardı. İnternet gazetelerine getirilen ‘tık’ zorunluluğu ve farklı sınırlamalarla içerik çok değişti. Akıllı sistemler, robot gazetecilik SEO (Search Engine Optimisationyani Arama motoru Optimizasyonu) gazeteciliği ile istihdam sayısı azaltılıyor ama gazeteciliğin etik yasaları göz ardı ediliyor. İçeriğin ve tarafsız gazeteciliğin her şeyin önünde olması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin: T24 gazetesi geçtiğimiz gün 3-4 saat kapalı kalmasının ardından ancak kullanılabilir hale geldi ve bu bize hangi haberleri okuduğumuza internet mecralarının, algoritmaların ve bilgisayar mühendislerinin karar verdiğini gösteriyor” diye konuştu.

M4D projesiyle ortaya konan raporlar, gazetecilerinmaruz kaldığı baskıları gözler önüne seriyor”

Gazetecilere yönelik hak ihlalleri ve baskılara yönelik çeşitli araştırma raporlarının vahim tablolar ortaya koyduğunu aktaran Erel, geçmişe yönelik linklerin silinmesinin tehlikesine işaret ederek “Toplu bir hafıza kaybı yaşayacağız” diye konuştu. Erel, konuya dair Gazeteciler Cemiyeti’nin yürüttüğü ‘Demokrasi için Medya, Medya için Demokrasi’(M4D) projesinde aktif faaliyetler yürütüyoruz ve gazetecilik üzerine söyleşiler düzenliyoruz. Türk basınında neler oluyor?’, ‘Hangi gazeteci nasıl baskılara maruz kalmış?’ gibi konuları irdeliyoruz ve çıkan raporlarda çok vahim tablolarla karşı karşıya kalıyoruz. Basının ve toplumun içinde kaldığı en büyük problemlerden biri internet linklerinin silinmesi. Dünyada ileri demokrasilerde bunun örneğine rastlanmıyor. Geçmişe dönük yayınlara göz attığınızda çok ilginç linklerin silindiğini görüyoruz. Belki 30-40 yıl sonra bir toplumsal amnezi içinde olacağız, hiçbir şeyi hatırlamayacağız” sözlerini aktardı.

Türk basınını gerileten unsurlardan biriuzman gazeteciliğin yok olmasıdır”

Gazetecilik dinamiklerinin gün geçtikçe değiştiğini vurgulayan Erel, gazeteciliğin başat unsurlarından olan nitelikli sorular sormanın zorlaşmasıyla birlikte “uzman gazetecilik” kavramının yok olduğunu ifade etti. Erel, “Bilgi almak, soru sormak mesleğimizin en önemli unsurları ama bu kadar muğlak bir ortamda soru soramıyoruz. Böyle perdelenmiş ortamlarda gazetecilik ne ölçüde yapılabilir? Ekonomi muhabirliği, dış politika muhabirliği, savunma muhabirliği gibi dağılımlar yok. Uzmanlaşma ne yazık ki ortadan kaldırıldı. Türk basınını gerileten unsurlardan biri olarak uzman gazeteciliğin kalkmasını görüyorum.

Global bir baskı da söz konusu fakat bu hegemonyalardan nasıl kurtulabiliriz? Burada gazeteciliğin bağımsız ve özgür biçimde yapılabilmesi için anayasada vurgulanması ve siyasilere büyük rol düşüyor, bizlere rol düşüyor. Bunları gündeme getirmeliyiz. Sadece gazeteciler olarak değil, okur olarak da hakkımızı aramalıyız. Kaliteli gazete, iyi ve objektif haber peşinde koşmalıyız diye düşünüyorum” dedi. 

“RTÜK, ceza kesmek yerine kaliteyi artırmaya yönelik bir tutum sergilemeli”

Gazetelerin yoğun denetime tabi tutulduğunu vurgulayan Erel, yetkili kurumların nitelik ve kaliteli haber için çalışması gerektiğini söyledi. Erel, Basın sektörü korkunç cezalara maruz kalıyor. Biz de Gazeteciler Cemiyeti olarak buna maruz kaldık. RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu), haberlerin okunması için tık mücadelesi veren gazetelere karışmak yerine nitelikli haber peşinde koşup kaliteyi artırıcı yönde pozitif bir yaklaşım sergilese daha faydalı olur diye düşünüyorum. Bunlar, yönetimlerin öncülük etmesi ve çözüm bulması gereken konular” dedi.

“Genç gazeteciler pes etmeden mesleklerine tutunmalı”

Konuşmasının sonunda öğrencilerin sorularını yanıtlayan Erel, mesleğe yeni başlayan gençlere önerilerde bulundu. İçinde bulunulan zor koşullarda asla pes etmemek gerektiğini ifade eden Erel, “Kendinizi var etmek için faydalanacağınız birçok mecra ve nitelikli meslektaşınız var. Örneğin, Gazeteciler Cemiyeti ile genç gazetecilere yönelik eğitim programları düzenliyoruz. Basın Evi’nde çok faydalı söyleşiler düzenleniyor. Ayrıca Basın Evi’nde bulunan stüdyodan faydalanabilirsiniz. Gazetecilerle yakın ilişkiler kurarak kendinizi tanıtmalısınız” sözlerini aktardı.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

Yekta Güngör Özden’e geçmiş olsun

Geçen hafta Anayasa Mahkemesinin eski başkanlarından Yekta Beyi ziyaret etmiştik. Bugün öğrendik, küçük bir ev kazası yaşamış, ameliyat olmuş, iyiymiş. Kendisine acil şifa diliyoruz.  Aslında Ankara’da gündem o kadar yoğun ki, Yekta Beyle yaptığımız söyleşiyi bu sabah kayda geçiriyordum tam, o anda başka konular araya girince yarım bıraktım…  O halde şimdi tamamlayayım: “Güngörmüş” dostlarla bir araya gelebilmek, yakın tarihin sayfalarını gözden geçirebilmek ne kadar büyük bir şans. Geçenlerde Ali Bilge  ve Feyzan Erel ile birlikte Anayasa Mahkemesinin eski başkanı Yekta Güngör Özden’i ziyaret etmiştik, sohbetimiz sırasında notlar aldık, “ yazabilir miyiz anlattıklarınızı ?” Diye sorduğumuzda, “istediğinizi yazın” yanıtı vermişti. İşte o gün bugünmüş…  Yekta Güngör Özden ’in o gün söylediklerine şimdi biraz kulak verelim mi? SORU: Ülkede büyük bir gerilim yaşanıyor şu anda. Aydınlar, gazeteciler politikacılar tutuklanıyor, herkese gözdağı veriliyor, nas...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...