Bu Blogda Ara

Cumartesi, Haziran 18, 2022

Paris günlüğü 2






-Paris eski parlaklığını yitirmiş de biraz solmuş mu ne? 


Parislilere bakarsanız bunun sorumlusu sosyalist belediye başkanı Anne Hidalgo, e, peki, üst üste seçim kazanmasına ne demeli?


-Hmmm! Kimilerine göre Paris’in bütün kaynakları, o eski görkemi ayakta tutacak yatırımlar yerine, orta ve alt sınıfa hitap eden işlere yatırılıyor. Kendisi de İspanyol asıllı bir politikacı olan Hidalgo, yeşil alanları genişletmeye, otoparkları iptal edip, bisiklet yollarını artırmayı hedeflemiş, Champs Elysee’nin “alışılmadık bir cennet bahçesine dönüştürülmesi” de onun fikri.


Önceki yıllarda Champs Elysee  sağlı sollu lüks mağazaları, pahalı restoranlar ve kafeleriyle nasıl da görkemliydi, şimdi vinçler, inşaat makinaları, kiralık-satılık ilanları ile perdelenmiş binalardan geçilmiyor. Ünlü mağazaların önünde sıraya girmiş, saatlerce beklemekten usanmayan Japon turistler birden yok olmuş, Christian Dior bile zarif bir perdeyle dünyaya kendini kapatıp restorasyona girmiş.


-Baksana cadde artık evsizlere, dilenenlere mekan olmuş

-Şu denizci şapkalı adama ne demeli? Ne kadar ilginç, elindeki oltaya bardak takıp, caddenin ortasına uzatmış, bakalım karnını doyuracak kadar bir şeyler takılacak mı oltasına?



Dünyanın her an değiştiği bir ortamda Champs Elysee’nin aynı kalması mümkün mü? 


Bir zamanlar caddenin tam ortasına kurulu Virgin mağazası aklıma geldi de… Ne kitaplar, plaklar almış, ne müzikaller izlemiştik Virgin’den. Mağazanın dört katı her dakika okurların, müzikseverlerin işgali altındaydı. Eh, internet artık dünyamıza gireli beri her şey elimizin altında, “mesafe” denen kavram yok oluverdi birden.


-Peki Virgin’in yerinde ne var?

-Galerie La Fayette var, şöyle bir gezdim, Çin markalarına bile rastlamak şaşırttı beni.

-Fiyatlar nasıldı?

-El yakan cinstendi.

-Bir şeyler alabildin mi bari?

-Yok canım, ELLEME (*) markasını görünce elimi hiç bir şeye sürmeden ayrıldım oradan.


 İş güç sahibi olduğu halde “geçinmemekten” yakınan Parislilere kulak verince kötü gidişatı anlıyor insan. 


-Ekmek kaç kez zam gördü, bir ara sıvı yağ yok bile oldu, benzin acayip pahalı 


diye yakınıyorlar. Şimdi bu eleştirilere bakınca, “Ama Macron’a yine oy vermediler mi?” Diyorum, “bizi” hatırlıyorum.  


Ama bu eleştirileri yöneltenlere göre bu hafta sonu tamamlanacak 577 sandalyeli parlamento seçiminde “dananın kuyruğu kopacak,” sol partiler Macron’un elini bağlayacak sayıya ulaşırsa, ikinci turda kıl payı oyla seçilen Cumhurbaşkanının işi zorlaşacak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ata’nın Kolibası

Geçenlerde yolum Söğütözü’ne düştü, pek çok bakanlığın, resmi kurumun, AKP ve CHP genel merkezinin hatta büyük alışveriş merkezlerinin bulun...