Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sedef Kabaş: Bir canım kaldı, daha ne bedel ödeyebilirim?

  Cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye’de 4 yıla kadar hapis bedeli ödeten tehlikeli suçlardan biri, bu suçtan son yıllarda tam 128 bin kişi yargılandı. Pek çok gazeteci yazdıkları haberlerden, çizerler karikatürlerinden, gençler attıkları tweetten, göstericiler açtıkları pankarttan mahkemelere düştü, pazarcılar patlıcana koydukları etiketten bile sorgulanırken, pahalılıktan şikayet eden yaşlı teyzeler  gözaltına alındı. Sedef Kabaş ise “paylaştığı bir atasözü nedeniyle” tutuklanıp,  49 gün hapis yatarak bu zincire dahil oldu.  Kabaş’la Ankara’da Gazeteciler Cemiyetinin düzenlediği konferansta bu 49 günün öncesi ve sonrasını değerlendirdik, “Bir canım kaldı” diyen Kabaş, “ama haksızlık karşısında asla susmayacağım” sözüyle korkmadığını dile getirdi. Peki neydi Sedef’i bir gece saat 02.00’de gözaltı sürecine ve 49 gün hapiste yatmaya  götüren olay? Kabaş, Uğur Dündar’ın programında Cumhurbaşkanının birleştirici güç olması gerektiğini anlatırken, hani -ta...

SARS kadar olamadık!

                    Merwe Yenge plajda Bakıyorum da, “ uyuşturulmuş bir toplumun uyuşuk bireyleri mi olduk? ” Diye düşünmekten kendimi alamıyorum. -Neden yahu? Ayaktayız ya işte Demesin kimse…  Ayol, ülkemizde neler neler oluyor tepki vermek şurada dursun, hiçbirine kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. İşte Telekom soygunu (*) işte yıllardır süren düzensiz göçmen akını, kerameti kendinden menkul, son kullanma tarihi geçmiş politikacıların kürsülerden toplumumuzun aydınlarına savurduğu hakaretler, “ gözünün üstünde kaşın var” denilerek bir gecede gözaltına alınan gazeteciler, har vurulup harman savrulan hazinemiz, üçlü beşli çeteler eliyle soyulup kim bilir kimlere aktarılan birikimlerimiz… - Daha sayayım mı? Eller aya giderken bizim çocuklarımızı yaya bırakan, “Türkçe öldü ” diyen yöneticiler elinde bilmem kaç defa değiştirilerek kasıtlı olarak gericiliğe göz kırpan okul müfredat programlarımız, Atatürk’ün adını ”bir defa bile anmay...

SEYYAH OLDUM, ŞU ALEMİ GEZDİM

          Kaddafi ile Sirte’deki ünlü çadırında  Keşke insanın parası olsa, yaşamındaki sorumluluklardan sıyrılabilse, Jules Verne’nin kurguladığı gibi  “ İki yıl okul tatiline çıkabilse ” diye düşündüğüm çok olmuştur. “İki yıl olmasa da yaşamımın en eğlenceli zamanlarını seyahatlerde geçirdim ” desem, bana kim kızabilir? Bir kere mesleğim gereği o kadar çok seyahat ettim ki, hem dünyanın önemli merkezlerinde işler yapmış oldum, hem o ülkelerde basının işleyişini yakından gözlemleyebildim. Tabii bu iş seyahatlerinin getirisi de o ülkeleri “işten artan zamanlarda” gezmek oldu. Gezilerimiz paylaşmaya kalksam sayfalar yetmez. Gezip gördüklerimden bir kaç küçük not versem nasıl olur? - Şam : Kent, 80’li yıllarda herkesin (!) Fransızca bildiği modern binalarla donatılmış bir batı başkenti gibiydi. Sokaklarda bile ikram edilen sert kahve, “ kakuleli mırra ” egzotik Ortadoğu’dan nasıl gizemli kokular, esintiler getiriyordu. Şam’da, devlet adamlarına ...