Ana içeriğe atla

Süleyman Demirel ziyareti




Değerli meslektaşım Barış Kaşıkçı (*) ilginç bir paylaşımda bulunmuş, Nazmiye Demirel’in ölüm yıldönümü dolayısıyla Demirel çiftinin yaşamını hatırlatmış...

Yeri gelmişken ben de içinde Barış Kaşıkçı ve Ceyhan Altınyeleklioğlu’nun da yer aldığı bir anımızı paylaşayım:

12 Eylül’deki “zorunlu ikameti” sonrası, Süleyman Demirel’i Hamzakoy dönüşünde, artık asker korkusundan kimselerin kapısını çalmadığı Güniz Sokaktaki evinde biz de ziyaret ettik... Meslek büyüklerim Ceyhan Altınyeleklioğlu ve Barış Kaşıkcı ile birlikte...  Güzel bir çiçek de yaptırmıştık... Çiçeği evin girişine bıraktık... Bizi sıcak biçimde karşıladı Demirel, yanına oturttu, halimizi hatırımızı sordu. Kapatılan Adalet Partisinin iki numaralı ismi Sadettin Bilgiç’le birlikte, Nazmiye Hanım da salondaydı, Nazmiye Hanım sohbeti dinlemekle yetiniyordu... Derken akrabadan olduğu anlaşılan bir genç girdi salona, Süleyman Bey ve Nazmiye Hanımın elini öptü, geçti oturdu, Demirel askerden yeni döndüğü anlaşılan gence sordu:

-Haydi geçmiş olsun, askerden döndün demek...
-Evet efendim
-E, nasıl geçti bakalım? Memnun muydun hayatından?

O anda Nazmiye Hanım sözünü kesti:

-Nasıl soru soruyorsun çocuğa? Askerliğin nesinden memnun olsun çocuk? Hani Sadettin Bey, “kimseyi düdükle yatırıp kaldırmayacağız” diyordu? Sizi bile orada (Hamzakoy’daki zorunlu ikameti kastediyor) düdükle yatırıp düdükle kaldırmadı mı askerler?

Salonda sessizlik oldu, Demirel, “O başka, bu başka” diyerek eşini susturdu, askerlik konusu böylece kapandı...

Biz de bir süre oturduktan sonra izin isteyip kalktık... Nedense çiçeğimizi de ortalarda göremedik, belki de biri alıp götürmüştü!

Ceyhan Bey ve Barış bana kızmasınlar ama şunu da şimdi açıklayayım... Süleyman Beye veda ederken ben kendisine sarılıp öptüm. Ben Demirel’i öpünce, Ceyhan Bey ve Barış da kendilerini zorunlu mu hissettiler bilmiyorum, onlar da öptüler...  Bu ziyaret sırasında ben Tercüman gazetesinin Ankara Bürosundaydım, onlar Anadolu Ajansında çalışıyorlardı...

Bildiğim kadarıyla o zaman 12 Eylül yönetiminin AA’ya atadığı asker genel müdür, antenleri! vasıtasıyla “yasaklı politikacı” Süleyman Demirel’i ziyaret ettiklerini duymuş ve onlardan hesap bile sormuş...

Bunu da kendilerinin anlatmasını beklerim.
(*) https://www.facebook.com/kasikcibaris

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

Basın Meslek Örgütü Sansür Uygular mı?

Basın meslek örgütü sansür uygular mı? Gazetecilik camiasında son günlerde bir tartışma sürüyor, ortadaki soru şu: -Sansürle mücadele etmek için kurulmuş bir basın meslek örgütü, kendi üyelerinin paylaşımına sansür uygular mı? Sözü hiç dolandırmadan, geçen hafta yaşanan bu olayı direkt anlatalım: Gazeteciler Cemiyetinden bir grup üye, 33 yıldır başkanlık görevini sürdüren yönetime eleştirilerini bir yazılı bildiriyle ortaya koydu:   -E, sonra? Sonra kıyamet koptu… Gazeteciler Cemiyeti adına “ görevlendirilen” bazı isimler, pek çok web sitesinde yer alan bu bildirideki iddiaları yanıtlamak yerine, tek tek web sitelerinin yöneticilerini arayarak sansür ettirme çabasına giriştiler. Bazılarında başarılı oldular, bazıları ise bu “ basın özgürlüğüne ihanet ” sayılan girişimi reddetti.  -Nasıl yapabilmişler bunu? -Kimilerine bazı vaadlerde bulunmuşlar, kimilerine - tüzüğün falanca maddesini işletir, sizi üyelikten atarız - demişler. -Ne vaadiymiş o? -O bildiriyi ...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...