Ana içeriğe atla

Tüh ne b.k yiycez şimdi?





Bugün bayram ziyaretlerindeydik, bir büyüğümüzün evinde güllü lokum eşliğinde kahvelerimizi yudumlayıp, tatlı tatlı sohbet ediyor, bir yandan da evin haşarı kara kedisiyle oynuyorduk, bir ara evin delikanlısı Selçuk sordu:



-Nursun Abla, siz Kartalkaya’daki o yanan otele gidiyormuşsunuz ya, Ünsal Ünlü yangın sonrası senden bahsetmişti, haberin var mı?

-Yoo, farkına varmadım, ne demiş?

-Yavuz Donat bir yazı yazmış da,  onun üzerine bahsetmişti…

Şanslı günümüzmüş, Ankara’da trafik rahat akıyordu, o sayede yakınlarımızı art arda ziyaret edip, sevdiklerimizle kucaklaştık, hasret giderdik, evimize döndük.

Önce Yavuz Donat’ın yazısını buldum:

“Gazeteci kardeşim sevgili Nursun Erel... Yıllarca Kartalkaya'ya gitti... Her kış... Okullar tatile girince.

O otelde kaldılar... Grand Kartal'da.

Dün... Nursun'la konuştum... Uzun uzun.

"Çocuklar artık büyüdüler... Birkaç yıldır gitmiyoruz" dedi.

Ve... Oteli anlattı:

- İhmaller zinciri... Hangisini anlatayım? Otel eskimişti... Tavanlar ahşaptı... Yatak yorgan sentetikti... Odalarda sigara içiliyordu... Yemekler, akşam eğlenceleri güzeldi... Fakat... Uzun koridorlar... Ahşap kaplı duvarlar... Yangın merdiveni gördüğümü hatırlamıyorum.” (*)

Yavuz Donat’la bunları konuşmuştuk ama doğrusu yazısını görmemiştim, Ünsal Ünlü’nün programında benim söylediklerimi konu ettiğini de farketmemiştim.


Yangın faciası yaşanalı 78 gün olmuş. Otuzaltısı çocuk olmak üzere tam yetmişsekiz insanımızı kaybetmişiz. Ne büyük bir acı… Yüreklerdeki yangın soğumamış, hala gürül gürül yanıyor, çünkü sorumlular ortalarda yüzsüzce geziyor!

Peki, şimdi geldiğimiz noktaya bir bakalım mı? 

İşte bilirkişi raporuna göre faciaya yol açan korkunç hatalardan bir kaçı:

-Yangının yayılmasında mutfak çalışanlarının yangını geç fark etmeleri, 

-LPG vanasının müdahale edilemez halde olması, 

-Görevlilerin tahliye için misafirleri uyarmakta gecikmesi, 

-Yangın uyarı sistemlerinin çalışmaması

-İnsanların otelin otopark ve lobisindeki kapıları açması, 

-Binanın yapısı ve iç mekanlarında aşırı ahşap dekorasyon malzemesi kullanılması 

-Arka cephedeki yalıtım malzemesinin yanıcı olması… 

(***)


Bilirkişi raporu, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2008'den bu yana otelde yaptığı (sözde!!!) 13 denetim için de şöyle demiş;


 "…Özellikle can ve mal güvenliği, personelin niteliği ve eğitim düzeyi başta olmak üzere gerekli tüm denetimler özensiz ve yetersiz, mevcut eksiklikler tespit edilmemiş…”


Ünsal Ünlü ne demiş bizler için peki? (**)


-Niye gidiyordunuz otele? “Yangın çıkarsa ne b.k yiycez” diye sormaz mı insan? 


-Haklısın sayın meslektaşım, mesela mutfak çalışanlarının olağanüstü durumlarda nasıl tepki vereceğini, reflekslerinin hangi düzeyde olduğunu bilmeliydim. (Nasıl mı? Ne biliim belki çalışanları birer birer bir sandalyeye oturtup, çekiçle dizlerine filan vurup, refleksleri güçü müymüş? Bal gibi anlayabilirdim!)

-LPG vanasının çalışıp çalışmadığına mutlaka bakmalıydım. (O vanalar  teknik olarak en iyi bildiğim malzemelerdir çünkü!)

-Otele kıştan önce, bahar aylarında filan gidip yangın uyarı sistemlerinin çalışıp çalışmadığını görmeliydim.(Her otelde önceden bir deneme kalışı yapmalı müşteri!)

-Ahşap malzemeleri farketmiştim. (Onları derhal söktürmeliydim mesela.)

-Hele şu denetimleri doğru dürüst yapmayıp,  otuzaltısı çocuk, yetmişsekiz masum insanın yanarak ölümüne sebep olan kurum yok mu? (Başındakinin kapısına dayanıp, “istifa et, yoksa seni reise şikayet edip, kulağından tutturup koltuktan attıracağım” demeliydim.)


Eee, ben bunların hiçbirini yapmadım, gerçi, Kartalkaya’dan son yıllarda vazgeçtik, Sarıkamış’a gider olduk…Ama baksanıza yine de sorumluymuşum, üstüne üstlük ölmedik de…


Argo kullanmayı hiç sevmem o yüzden affınıza sığınarak soruyorum:


-Peki şimdi ne b.k yiyeceğiz?


(*)https://m.sabah.com.tr/yazarlar/donat/2025/01/23/yureklerde-tarifsiz-yangin/amp

(**) https://www.youtube.com/live/Wyuj6ifey2w?si=l4AtCa5CkQ5iaHzZ

(***) https://www.aa.com.tr/tr/gundem/kartalkayadaki-otel-yanginina-iliskin-bilirkisi-raporu-hazirlandi/3517637

Yorumlar

  1. Yani ölseydiniz badem gözlü olacaktınız vah vah diyeceklerdi

    YanıtlaSil
  2. Korkmaz Alemdar2 Nisan 2025 08:57

    Yıllardır yayınlarında B.Brecht'in "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz" sözünü hatırlatarak gündemi değerlendiren Ünsal Ünlü, Nursun Erel'e haksızlık yapmış. "İyi de o zaman neden defalarca gittiniz?" "Neden sorgulamadınız?" diye insanlar sorumlu tutulamaz ki. Kamunun görevi denetimi yapmak değil mi? Metroya binerken güvenilir mi diye sormamız mı gerekiyor?

    YanıtlaSil
  3. Ünsal Ünlü efendi gazeteciler cemiyetinin bilgi-görgü fonuyla defalarca Amsterdam’a giderken ya şu kanallardan birine düşersem ne bok yerim diye düşünmedi zannedersem. Biz Gençlerin projelerini eleyip fonları kendi dostlarına dağıtan Yusuf Kanlıya selam olsun

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...

Basın Meslek Örgütü Sansür Uygular mı?

Basın meslek örgütü sansür uygular mı? Gazetecilik camiasında son günlerde bir tartışma sürüyor, ortadaki soru şu: -Sansürle mücadele etmek için kurulmuş bir basın meslek örgütü, kendi üyelerinin paylaşımına sansür uygular mı? Sözü hiç dolandırmadan, geçen hafta yaşanan bu olayı direkt anlatalım: Gazeteciler Cemiyetinden bir grup üye, 33 yıldır başkanlık görevini sürdüren yönetime eleştirilerini bir yazılı bildiriyle ortaya koydu:   -E, sonra? Sonra kıyamet koptu… Gazeteciler Cemiyeti adına “ görevlendirilen” bazı isimler, pek çok web sitesinde yer alan bu bildirideki iddiaları yanıtlamak yerine, tek tek web sitelerinin yöneticilerini arayarak sansür ettirme çabasına giriştiler. Bazılarında başarılı oldular, bazıları ise bu “ basın özgürlüğüne ihanet ” sayılan girişimi reddetti.  -Nasıl yapabilmişler bunu? -Kimilerine bazı vaadlerde bulunmuşlar, kimilerine - tüzüğün falanca maddesini işletir, sizi üyelikten atarız - demişler. -Ne vaadiymiş o? -O bildiriyi ...