Ana içeriğe atla

İspermeçet mumu ve TÜİK





Herkes sanır ki, bilmeceyi ilk çözen, gezegeni ilk keşfeden, hatta Amerika’ya ilk ayak basan kendisidir, hele de gazetecilik mesleğinde bu “sanrı” çok yaygındır.

-İlk ben yazmıştım
-Ben yazımda çoook önce belirtmiştim

Laflarını kim bilir kaç kez duymuşsunuzdur. 

Bilmem “ispermeçet mumu” da kulağınıza gelmiş miydi?

Şimdi bu soruyu bir kenara bırakıp TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) skandalına bakalım.  CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu TÜİK’in aylık enflasyon açıklamasını duyar duymaz, bu rakamları araştıran, derleyen ve açıklayan kurumun merkezinde aldı ya soluğu, ondan söz ediyorum, hani o demir kapı duvar oldu da Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarını içeri almadılar… 

Oysa böyle devlet kurumu olur mu?  Bırakın ana muhalefeti, halkı bu derece yakından ilgilendiren bir konuda istatistikler herkese açık olmak durumunda değil midir?

-Neyi, kimden  saklıyorsunuz? Siz halk adına halk için değil de, sadece AKP adına Külliye için mi çalışıyorsunuz?

Gelelim ispermeçet mumuna… 

Yıllar önce hükümet gerçekleri yine kamuoyundan gizleyerek işleri yürütüyordu, enflasyon yine almış başını gitmişti, gazetelerin bir bölümü yine hükümete yaranma peşinde, doğrulardan uzak, pembe sayfalarla çıkıyordu. 

İşte o günlerde  DİE’nin (Devlet İstatistik Enstitüsü- bugünün TÜİK’i) enflasyonla ilgili istatistiklerine dayanak oluşturan çizelgenin peşindeydim, uğraşıp didinip gizli tutulan bu dökümü ele geçirdim, bir de ne göreyim, o çizelgede halkın kullandığı tüketim malzemelerinden başka her şey var, hatta “ispermeçet mumu” diye bir şey bile… 

-Bu da neymiş? dedik…
-Oooo, neredeyse ortaçağdan kalma yöntemle yapılan bir mum değil miymiş meğer? İspermeçet balinasının başından çıkarılan bu yağ, eskiden yani develer tellal, pireler berber ilken mum yapımında kullanılırmış… Düşünebiliyor musunuz? Bu ispermeçet mumu, yaşamımızdan çıkalı yıllar olmuş ama enflasyon hesaplamasında hala kullanılıyor,  tabii ki artık bu mum satılmıyor ve fiyatında da artış olmamış oluyor. 

Eh, böylece ispermeçet mumu ve buna benzer saçma sapan maddelerden oluşan bir çizelge sayesinde enflasyon düşük gösteriliyor, hükümet çok başarılı gözüküyor, maaşlara zam filan da hayal oluyor… 

-Yahu ispermeçet mumu mudur nedir sen onu bırak da bugünden bahset 

Diyorsanız, şunu söylesem: 

TÜİK açıklamasına göre, son bir ayda peynir fiyatında  hiç artış olmamış, inanır mısınız? Gülmeyin gülmeyin bir de otomobil fiyatlarını söyleyeyim, onda da sadece yüzde 9 artış olmuş… Oysa dün arabamın lastiklerini değiştirmek için uğradığım merkezde bana şunu anlattılar:

-Kur artışından önce bir müşterimiz diğerine arabasını satmış ve ikisi el sıkışmıştı, ancak dolar dün bir fırladı, müşteri aldığı kaparoyu geri verip satıştan vazgeçti, bugün aynı araba 200 bin lira farkla yeniden satışta…  

Yani işte görüyorsunuz, hayat aslında kağıt üzerinde bu istatistikleri belirleyenler ve onlara talimat verenlere göre güllük gülistanlık, dert eden sadece sizlersiniz…

Ha, eklemeyi unuttum, ispermeçet mumunu tüketici fiyatları endeksini belirlemek için kullanan kurumun genel müdürü dönemin başbakanı Turgut Özal’a buna rağmen yaranamamıştı. Görevden alınmayı beklemeden istifa etti, büyük yankı yaratan bu istifa sonrasında, ikili sohbetimizde bana şunları söylemişti:

-Üzerimde öyle büyük bir baskı var ki, -her ay bu krizi yaşamaktansa ayrılayım kurtulayım- dedim. Tabii ki gördüğümüz devlet terbiyesi bizleri daha açık konuşmaktan alıkoyuyor. Yalnız istifamı sunarken en üst makamla görüşemesem de, altındakine şunu söyledim. 

-Efendim bizlere baskı yapacağınıza Devlet İstatistik Enstitüsünü kapatın gitsin, siz de rahat edin biz de… Her ay uygun gördüğünüz istatistikleri açıklarsınız olur biter..

Ya işte böyle, ispermeçet mumunun öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim… Son bir söz, ispermeçet mumu da olsa “yalancının mumu yatsıya kadar yanar!” 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Külliye’ye içerden bakış: Erdoğan’a: “Sistem yürümedi, Türkiye’yi seçime götürmeli”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  “Başdanışmanı” olarak Beştepe’de    7 yıl süreyle  görev yapan İlnur Çevik’le konuştuk. “ Bu sistem yürümedi ” diyen Çevik durumu, “Erdoğan’ın en kısa zamanda Türkiye’yi seçime götürüp sistemi rayına oturtması şart, eğer torunlarını şu kadarcık! bile seviyorsa bunu yapmalı, aksi halde eyvah! ” diye özetliyor.  DEM Parti ile yürütülen “çözüm süreci” için, ortada bir plan taslağı bulunmadığını savunan Çevik’e göre, her zamanki “Kervan Yolda Düzülür” mantığı yine ağır basıyor. …Acaba Külliye’de çalışma sistemi nasıl? Cumhurbaşkanı gündemini nasıl belirliyor? Yüksek İstişare Kurulu diye bir kurul var, orada ve  pek çok kişinin üye olarak yer aldığı diğer kurullarda neler görüşülüyor? Erdoğan, Atatürk ismini neden diline almak istemiyor?Beştepe’nin bodrumunda gerçekten tam teşekküllü bir hastane var mı?…  Gibi pek çok soru aklımı kurcalıyordu, “ İlnur Çevik nasılsa görevi bıraktı, artık belki konuşur ” diye düşün...

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...