Ana içeriğe atla

Ekose Etekli Levrek kimin oltasına takılmıştı?

 






“Son günlerin çok tartışılan konularından biri, AKP’li Şebnem Bursalı’nın Monaco’da yediği istakoz oldu ama yıllar önce yaşanan “Ekose Etekli Levrek” olayı da  az mı konuşuldu?” Diye sorduktan sonra bir meslektaşımla aramızda geçen diyaloğu paylaşayım:


-Tamam konuşuldu da, o haberin altındaki imza kimindi?

-Günaydın gazetesinde yayınlanan haber aslında imzasızdı

-Ama sen tuttun o çok önemli, hem de tam sayfa haberi Olay Tan’a atfettin? (*)


Evet, ne yazık ki o büyük hatayı ben yaptım, yeterince araştırmadım, Ekose Etekli Levrek kitabının yazarı Fethi Akkoç’la konuşmakla yetindim, oysa ortalığı sarsan o haber, Akkoç’un kitabından  yıllar önce Hasan Cemal tarafından kaleme alınmış ancak o sırada, bir yazısı nedeniyle hakkında mahkumiyet kararı bulunan Hasan Cemal  basın tarihine geçen büyük haberde kendi imzasını kullanamamıştı.


Hasan Cemal bu durumu dün zarif bir mesajla bana hatırlattı, ben de üzülerek arşivlere daldım, ilgili yazıları buldum, işte Doğan Hızlan’dan (**) bu önemli haberin öyküsü:


“1973 yazında İhsan Sabri Çağlayangil’in verdiği davete, Günaydın'da yazmak üzere Hasan Cemal gönderiliyor. Ne var ki, içeriye gazeteci kabul edilmiyor. Hasan Cemal, Cemal Paşa'nın torunu olarak içeri sızıyor..Dolaşırken karşısına emekli büyükelçi Oğuz Gökmen çıkıyor, ona menüde yer alan Ekose Etekli Levrek'in anlamını soruyor.Oğuz Gökmen de ona açıklamada bulunuyor: 'Her yıl listede bir şirinlik yapılır, İngiltere Büyükelçisi İskoç asıllı olduğundan, ona bir şıklık, şirinlik olsun diye böyle yazılmış.' Oğuz Gökmen'le Hasan Cemal konuşurken, büyükelçiyi uyarıyor Çağlayangil. 'Bu adamlara konuşursan altından bir şey çıkar', diye.Hasan Cemal de yazısını bitiriyor, Günaydın'a teslim ediyor.Ertesi gün gazeteyi aldığında şaşırıyor.Günaydın'ın birinci sayfası, bu habere ayrılmış.İşte İhsan Sabri Çağlayangil ve Hasan Cemal'in adları basın tarihine böyle geçiyor.1983'te karşılaştığı Hasan Cemal'e, İhsan Sabri Çağlayangil, 'Senin yüzünden seçimi kaybediyordum, o yıl' diyor."

——-Haber neden imzasız?———

Devrim Gazetesinde yazdığı yazı nedeniyle hakkında mahkumiyet kararı verilen Hasan Cemal’in Günaydın Gazetesinde görev almasını sağlayan gazeteci Altan Öymen de durumu (***)  şöyle anlatıyor:

İhsan Sabri Çağlayangil, 12 Mart dönemine kadar Dışişleri Bakanı’ydı. Fakat Demirel hükümeti devralınca bakanlıktan ayrıldı, senatörlüğü devam ediyordu. Eski Dışişleri Bakanı olarak verdiği yemeği, yine vereceği haberini alıyor Hasan. Mekân, Çağlayangil’in Yalova’daki yazlık evi ve bu geceye kesinlikle gazeteci alınmıyor. Hasan davetli olmamasına rağmen bu yemeğe bir şekilde gitmeyi ve içeri girmeyi başarıyor. Sempatik bir adam da olduğu için kendisini gazeteci olarak tanıttıktan sonra bile kimse ona git demiyor. Yemeğe oturduktan sonra bir mönüye bakıyor ki ‘ekose etekli levrek’ diye bir yemek var. Mönüyü büyükelçilerden Oğuz Gökmenhazırlamış. Espri olsun diye de levreğe ‘ekose etekli levrek’ diye bir isim takmış. Hasan fotoğraflarla birlikte bu geceyi mükemmel şekilde kaleme almış ve haber manşet olmuştu. Tabii polis tarafından arandığı için bu haberi imzasız olarak yayınlanmıştı.”


-“Hata değil çare bulun” demiş ya Henry Ford… 

Tabii onun kastettiği hata otomobillerin aksamı ile ilgili olsa gerek, benimki ise kullandığım sözcüklerden kaynaklı, işte oradaki hatam nedeniyle sevgili Hasan Cemal’i kırmamış olmayı umut ediyor, sizden de af diliyorum.


(*)https://bennursunerel.blogspot.com/2024/04/ekose-etekli-levrek-mi-monaco-(**)https://www.hurriyet.com.tr/ekose-etekli-levrek-7197455

(***)https://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/altan-oymen-gazetecilikte-70-yil,29150







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

Basın Meslek Örgütü Sansür Uygular mı?

Basın meslek örgütü sansür uygular mı? Gazetecilik camiasında son günlerde bir tartışma sürüyor, ortadaki soru şu: -Sansürle mücadele etmek için kurulmuş bir basın meslek örgütü, kendi üyelerinin paylaşımına sansür uygular mı? Sözü hiç dolandırmadan, geçen hafta yaşanan bu olayı direkt anlatalım: Gazeteciler Cemiyetinden bir grup üye, 33 yıldır başkanlık görevini sürdüren yönetime eleştirilerini bir yazılı bildiriyle ortaya koydu:   -E, sonra? Sonra kıyamet koptu… Gazeteciler Cemiyeti adına “ görevlendirilen” bazı isimler, pek çok web sitesinde yer alan bu bildirideki iddiaları yanıtlamak yerine, tek tek web sitelerinin yöneticilerini arayarak sansür ettirme çabasına giriştiler. Bazılarında başarılı oldular, bazıları ise bu “ basın özgürlüğüne ihanet ” sayılan girişimi reddetti.  -Nasıl yapabilmişler bunu? -Kimilerine bazı vaadlerde bulunmuşlar, kimilerine - tüzüğün falanca maddesini işletir, sizi üyelikten atarız - demişler. -Ne vaadiymiş o? -O bildiriyi ...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...