Ana içeriğe atla

Bu Cumhurbaşkanı O Cumhurbaşkanı mı?

 

 


 

Epey oldu, eski bir arkadaşım aradı, uzun süredir haberleşememiştik, dedi ki:

-Nursuncuğum seni görmek istiyorum, müsaitsen yeni eşimle birlikte ziyaretine geleceğiz.

“Buyrun” dedim ama “Kimle gelecek acaba?” diye merak etmedim değil, çünkü arkadaşım uzun süre önce, kendisini yok saydığı, değer vermediği, hatta sözlü şiddet bile uyguladığını söylediği eşinden boşanmıştı Aceleyle bir ikram hazırladım, çay demledim, birazdan kapı çalındı, açtım ama yüzümdeki şaşkınlık ifadesini gören arkadaşım güldü:

-Ay evet, yeni eşim işte… Boşanmıştık ama yeniden evlendik, eskisi sayılmaz diye “yeni eşim” diye tanıtıyorum, Mustafa’yı, çünkü çok değişti…

Şimdi diyeceksiniz ki, “bize ne yahu senin arkadaşının özel durumundan?” Evet, haklısınız memlekette pek çok şey yaşanırken buna takılmamı garipsediniz ama benim haklı bir sebebim var, günlerdir şu soruya yanıt arıyorum:

-Eğer seçimler er ya da geç yapılırsa, 13. Cumhurbaşkanlığına kimler aday olacak? 12. Cumhurbaşkanı aday olursa, adaylığı kabul edilecek mi? 

Üzerinde kafa patlattığım makaleleri yerlere sersem eve değil, sokağa sığmaz… 

Neyse işte, artık hepimiz ezberledik, Anayasa’nın 101. Maddesinin 2. Fıkrası; “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır, bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” diyor, yani şimdiki Cumhurbaşkanı iki dönemdir görev yaptığı için, üçüncü kez Cumhurbaşkanı olamıyor. Ancak bunun bir istisnası var, Anayasanın 116. Maddesine göre 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13. Cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi ancak TBMM’nin  “beşte üç” çoğunlukla “erken seçim kararı” almasıyla mümkün. (*) 

Bunun için de seçim yasalarında öngörülmüş takvime uyulması gerekiyor, yani seçimler en geç 16 Nisan 2023 günü yapılırsa “erken” sayılacak, bunun mümkün olması için de 60 gün koşulu var, yani TBMM erken seçim kararını en geç 15 Şubat 2023 gününe kadar almak durumunda… Sonuç olarak  12. Cumhurbaşkanı Erdoğan ancak bu şekilde 13. Cumhurbaşkanlığı için aday olabiliyor. Olaylar bu şekilde cereyan ederse, kimseye söz hakkı, itiraz etme yolu filan kalmıyor…

—-Erdoğan’ın 3. Adaylığı—

Peki ama, diyelim ki muhalefet “erken seçim”e sıcak bakmadı, TBMM de 15 Şubat’a kadar bu kararı alamadı, o halde seçimler normal süresinde yapılacak olursa, yani 18 Haziran 2023 günü sandık ortaya konulursa ne olacak?

Anayasanın 101. Maddesine göre, Cumhurbaşkanı ancak “iki kez görev yapabiliyor”, o halde Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı mümkün olur mu? 

“Olmaz olur mu? Tabii ki mümkün,” diyenler var, işte şu andaki TBMM Başkanı ve de bu kritik Anayasa değişikliklerinin yapıldığı TBMM Anayasa Komisyonunun başındaki isim, Mustafa Şentop Ona göre, şimdilerde 12. Cumhurbaşkanlığı dönemini sürdürmekte olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, daha önceki Cumhurbaşkanlığı dönemindeki Cumhurbaşkanlığı “sayılmıyor!” Çünkü o tarihteki Anayasa, Erdoğan’ı bugünkü yetkilerle donatmamış, Erdoğan eksik yetkiyle donandığı için, Cumhurbaşkanlığını adeta “tribünden seyirci” gibi yönetmiş…Ne var ki,  bu yaklaşımla Erdoğan’ın  “az yetkili” Cumhurbaşkanlığı öncesindeki tam yetkili  Başbakanlık görevi de “yok” sayılıyor… Acaba birisi Şentop’a şu soruyu sorsa ne der?:

-İyi o zaman, Cumhurbaşkanı yetkisizmiş madem, o dönemi sayılmıyormuş, peki bütün bu hukuki altyapıyı hazırlattığı, Anayasa değişikliğini (parlamenter hükümet sistemini değiştiren)  gündeme koydurttuğu, Türkiye’yi  tam otorite ile yönettiği Başbakanlık dönemine ne demeli? Onu da yok saymış olmuyor muyuz bu mantıkla?

-Neyse o soruyu boşver, o zaman iş daha da karışıyor, sen Erdoğan’ın 3. Kez seçilebilmesi şeklindeki kanıya nereden vardığını söylesene Şentop’un?

-Ah, onu hiç sormayın, kendisinin bu konuda kaleme aldığı makaleyi baştan sona okumanızı öneririm, o makalede Şentop, Anayasa’daki Cumhurbaşkanı tanımının aslında ne olup, ne olmadığını bize yeniden öğrettiği gibi, Anayasa değişikliklerinin TBMM’deki müzakereleri sırasında ana muhalefet partisi olan CHP’nin hiçbir itirazı olmadığını, muhalefet şerhi bile düşmediğini ima ediyor ve bundan da güç alarak Erdoğan’ın tekrar aday olabileceğini savunuyor.  (**)

—Mülkiye-TAAD düellosu—

-Peki buna karşı çıkan hukukçular ne diyor?

Hukukçular arasında çok ilginç tartışmalar yaşanıyor. Şimdilerde adeta Mülkiye ile Türkiye Adalet Akademisi (TAAD) arasında makaleler düellosu var. Şentop, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüşlerini TAAD’da dile getirmişti, karşı çıkanlar ise çok sağlam gerekçelerle Şentop’un görüşlerini  Mülkiyelilerin Dergisinde kaleme aldıkları makalelerle çürütüyorlar, işte onlardan biri, Kemal Başak’ın görüşü:

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hükümet sistemi değişimi temelinde birbirinden ayırmaya çalışan görüşlerin hukuksal ve teknik dayanaklarının oldukça zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Bu koşullar altında Anayasanın 101. maddesinin ikinci fıkrasındaki bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralının, hükümet sistemi ayrımı gözetmeden tüm Cumhurbaşkanlığı seçimleri birlikte ele alınarak uygulanması gerekmektedir. Kanun koyucunun iradesinin farklı yönde olduğu düşünülüyorsa, uygulamanın bu doğrultuda gerçekleştirilebilmesi için, bu yöndeki iradenin Anayasa hükmüne yansıtılmasından başka seçenek görünmemektedir. Bunun için yapılması gereken ise bellidir: Anayasaya geçici bir madde eklenmeli, yani bir Anayasa değişikliği yapılmalıdır.” (***)

 

-Sen bunları söylüyorsun ama bakalım Yüksek Seçim Kurulu (YSK)  ne diyecek Erdoğan’ın adaylığına? Malum, son söz onda…

 

-Ben de merakla bekliyorum, çünkü önümüzde çok kritik bir süreç var, 10 Ocak’ta YSK’nın 5 üyesi değişecek, yani başkan dahil gidecek, yerlerine yeni isimler atanacak. İşte AKP cenahı bu konuda biraz tedirgin,- ya yeni üyeler bize aykırı durursa- diye.   Gerçi karar sürecini de kendilerine göre değiştirdiler, eskiden YSK’da karar sadece asıl üyelerle alınırken, şimdi yedek üyeleri de karar sürecine ortak ettiler. Yani 20 yıllık AKP sürecini devam ettirmek uğruna  bütün kuralları eğip büktüler… Mühürsüz oylar bunun en somut örneğidir. 

 

-Desene bu işler çok karışık…

 

Evet aynen öyle, ama dur,  unutmadan ekleyeyim, o eski eşiyle yeniden evlenen arkadaşım vardı ya, beni yine aradı şunu söyledi:

 

-Ah sorma Nursun, dava açtım Mustafa’dan boşanıyorum

-A, ne oldu yine?

-Meğer eskilerin dedikleri çok doğruymuş, bizim evde durum aynı, eski tas, eski hamam… Kırk yıllık Sani olmazmış Kani…

 

(*)https://www.politikyol.com/en-gec-hangi-tarihte-yapilacak-secimler-yenilenme-olarak-kabul-edilebilir/

(**)https://dergipark.org.tr/tr/pub/taad/issue/69059/1093105

(***)https://mulkiyedergi.info/wp-content/uploads/2022/12/10-Kemal-Basak.pdf

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KONGRE TUFANI (1) Nazmi Bilgin: “32 yıl yetmedi”

Gazeteciler Cemiyetinde bir kongre geride bırakıldı, “ 32 yıl yetmedi, devam” diyen Başkan Nazmi Bilgi n yeniden seçildi.  Ancak başta OY’unu Beyaz Sayfa Kadro Hareketi için kullanan 295 değerli meslektaşımız olmak üzere aslında Cemiyetin yeni yönetim kuruluna ve  tüm üyelerine  olan sorumluluğumuz gereği, söylenecek çok şey var.  Bugünden itibaren bunları bir bir paylaşacağım:  1-32 (OTUZ İKİ) yıllık Başkan Nazmi Bilgin, benim bulunduğum her toplantıda “ Bu benim son dönemim, bir daha aday olmayacağım ” diyordu, Vakıf Senedi’nin mahkeme tarafından reddedilmesi üzerine haykırarak, “ Ben bu Vakıf Kuruluncaya kadar başkanlığa aday olacağım ” demedi mi?  Gazeteciler Cemiyetinin her türlü menkul ve gayrimenkul varlığının, üyelikleri ölünceye kadar sürecek 16 kişilik mütevelli heyete geçmesinden muradı neydi acaba da başkanlık koltuğunu terk etmemekte bu kadar ısrarcı oldu? Bu durumu sizlerin yorumuna bırakıyorum.  2- Yüzlerce üyesi olan bir Gazet...

Basın Meslek Örgütü Sansür Uygular mı?

Basın meslek örgütü sansür uygular mı? Gazetecilik camiasında son günlerde bir tartışma sürüyor, ortadaki soru şu: -Sansürle mücadele etmek için kurulmuş bir basın meslek örgütü, kendi üyelerinin paylaşımına sansür uygular mı? Sözü hiç dolandırmadan, geçen hafta yaşanan bu olayı direkt anlatalım: Gazeteciler Cemiyetinden bir grup üye, 33 yıldır başkanlık görevini sürdüren yönetime eleştirilerini bir yazılı bildiriyle ortaya koydu:   -E, sonra? Sonra kıyamet koptu… Gazeteciler Cemiyeti adına “ görevlendirilen” bazı isimler, pek çok web sitesinde yer alan bu bildirideki iddiaları yanıtlamak yerine, tek tek web sitelerinin yöneticilerini arayarak sansür ettirme çabasına giriştiler. Bazılarında başarılı oldular, bazıları ise bu “ basın özgürlüğüne ihanet ” sayılan girişimi reddetti.  -Nasıl yapabilmişler bunu? -Kimilerine bazı vaadlerde bulunmuşlar, kimilerine - tüzüğün falanca maddesini işletir, sizi üyelikten atarız - demişler. -Ne vaadiymiş o? -O bildiriyi ...

KONGRE TUFANI (2) Alo 198’e sormuş!

  Gazeteciler Cemiyetinde yaklaşan kongre için, adaylığım üzerinde ısrarlar yoğunlaşınca epey düşündüm: -Kırk yıl emek verdiğim gazetecilik mesleği bana artık bir örgüt sorumluluğu yüklemiyor muydu?  -Gazeteciler Cemiyetinde yürüttüğüm çalışma sırasında gözlemlediğim ciddi yanlışlar için çaba göstermek gerekmez miydi? -Biz başımızdakileri, “ koltuğa yirmi üç yıldır yapıştınız, denetimden kaçtınız, adaletsiz davrandınız ” diye eleştirirken, “ tam otuz iki yıldır başımızda durmakta ısrar eden, denetime, adalete, eşitliğe kapalı yol yürüyen ” yöneticilere ne diyecektik? Uzun uzun düşündükten sonra kararımı verdim ve adaylığımı açıkladım. İstifa ettiğim gün başkan beni telefonla arayıp, dedi ki: - Nursun ben zaten senin ayrılacağını tahmin ediyordum. Belki de adaylık düşünüyorsun, e tabii, demokratik hakkındır. Bu sözler kulağımda çınlarken, elimde “ Cemiyetin aday listesini talep eden dilekçemle ” yola çıktım, Üsküp Caddesi 35 numaradaki cemiyetin bahçesinden içeri ...