Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Portreler… Mevlüt Işık en acı manşetin öznesiydi!

  Bugün, Cebeci Asri Mezarlığında gazeteci Mevlüt Işık, kabri başında dualarla anılacak. En yakın a rkadaşı Nazmi Bilgin sağlık mazereti dışında 36 yıldır her 1 Haziran günü saat 14.00’de orada  hazır bulunarak Işık’ı  genç gazetecilere anlatıyor.  ——O’nu yitirdiğimiz gün——- 1 Haziran 1988 Çarşamba günü… Öğleden sonra, büro toplantısındayız, ertesi gün yayınlanacak  haberlerin üzerinden geçiyoruz, toplantı masasında Metin Işık da var. Bir telefon geliyor: -Ankara Otelinde silah patladı, ölüler var… Ankara Oteli, Tunus Caddesindeki Tercüman Gazetesi binasının arkasında, haber merkezimiz otelin havuzuna bakıyor, bize o kadar yakın yani…Metin Işık fırlayıp masadan kalkıyor, olayı izlemek, haberleştirmek için bürodan koşarak çıkıyor. Sonrası tam bir kabus. Çünkü Ankara Otelinde vurulan isimlerden biri onun ağabeyi Mevlüt Işık, Metin bu korkunç gerçekle karşılaşıyor, inanmak istemediğimiz  meşum haber bize de anında ulaşıyor, çok sevdiğimiz meslektaşımız M...

Portreler… Can Pulak, 82 yaşında bir delikanlı

Gazeteciler arasında Can Pulak’ın yeri farklıdır, pek çok konuda kendine sorumluluk biçmiş, mücadele vermiştir. Çevreyi, yeşili, denizi korumak başta olmak üzere… Bir dönem milletvekilleri Marmaris’te çok geniş bir alanda yazlık yaptırmak istemiş, onun mücadelesiyle Marmaris betonlaşmaktan kurtulmuştu.   Şimdilerde Can Pulak Bodrum’da yaşıyor, bu kez mandalinayı korumak istiyor ancak mandalina bahçelerinin ranta karşı korunması o kadar kolay değil: -Bodrum’un mandalinası o kadar değerli ki, ama şimdilerde para etmediği için o güzelim bahçeler bozuluyor, ağaçlar kesiliyor, yerlerine habire villa yapılıyor. Ben şahsi uğraşımla kurtarmak istesem de olmuyor, örneğin mandalina yetiştiren bir bahçe sahibinden mandalina ağaçları kiraladım, kendim toplayıp eşe dosta mandalina dağıtmak için, ama bir tek benim çabamla ne olabilir ki? Can Pulak’la bir ağaç altı bulup yerleştik, gölgede eskileri konuştuk, yeni dönemi, AKP iktidarını değerlendirdik. Pulak, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdo...

İfade Özgürlüğü nerede kaldı?

Alman tarihçi Hilmar Kaiser bir süredir, araştırmaya dayanan yayınlarını, kitaplarını dikkatle izlediğim bir isim, odaklandığı konu ise “cısss” dedirten cinsten: -1915 olayları, Talat Paşa ve yandaşlarının yönlendirdiği süreçte Ermenilerin tehciri ve yüzbinlerin trajik ölümüyle sonuçlanan süreç.    Kaiser’in Ankara’ya gelişi bir gazeteci olarak bana kendisiyle enine boyuna görüşme fırsatı sağladı, konuştuğumuz konular üzerine bir yazı kaleme aldım. Yıllardır Osmanlı Arşivleri üzerinde çalışan tarihçi, Talat Paşanın “Ermenileri imha edin” söylemini içeren bir talimatını bulduğunu iddia ediyordu.Kendisine “bu önemli belgeyi neden yayınlamadınız?” Diye sordum, “ zamanı gelince” diye yanıt verdi. Bu konuşmayı ve iddiayı içeren yazım yayınlanınca, ortalık karıştı…  Başta meslektaşlarım olmak üzere, politikacılardan, görevdeki diplomatlardan, öğretim üyelerinden, hatta kimi askerlerden ve bu konu üzerine okuyan, yazanlardan o kadar çok tepki  geldi ki… Kimileri ...

Tarihçi Hilmar Kaiser ile Ermeni Sorunu üzerine: “Talat Paşanın Ermenileri imha edin emri var”

  Her 24 Nisan’da devlet bürokrasisini, özellikle de dışarıda görevli diplomatları bir korku sarar:   -“1915 olayları nasıl ele alınacak? Tehcir Kararlarını, Ermeni Kırımı tanımlamasını kimler nasıl telaffuz edecek?  Bunun yerine hiç olmazsa Medz Yeğern   (Büyük Felaket) (*) deseler de başımız fazla ağrımasa ” diye. Dışarıdaki tartışmalar endişeyle beklenirken, içerde Türkiye’de o sayfa çoktan kapanmıştır, üstünde fazla durulmaz,100 yıl önceki olaylar unutulmuştur artık, yok sayılır… Alman tarihçi Hilmar Kaiser (*) yıllarca Osmanlı Arşivlerinde araştırma yaptı, konferanslar verdi, yazılar, kitaplar yazdı. Ankara’da, ODTÜ Mezunlar Derneğinde konuşma yapacağını duyunca, öteden beri bu konuya ben de epey kafa yorup üstünde çalıştığım için kendisiyle görüşmek istedim, Mülkiyeliler Birliğinde geçen sabah buluştuk… Kurşuni gökyüzü altında yağmur çiseliyordu, Kaiser belki de soğuk havanı etkisiyle biraz karamsar girdi söze, “ 2 binli yıllarla karşılaştırıyorum da...