Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İfade Özgürlüğü nerede kaldı?

Alman tarihçi Hilmar Kaiser bir süredir, araştırmaya dayanan yayınlarını, kitaplarını dikkatle izlediğim bir isim, odaklandığı konu ise “cısss” dedirten cinsten: -1915 olayları, Talat Paşa ve yandaşlarının yönlendirdiği süreçte Ermenilerin tehciri ve yüzbinlerin trajik ölümüyle sonuçlanan süreç.    Kaiser’in Ankara’ya gelişi bir gazeteci olarak bana kendisiyle enine boyuna görüşme fırsatı sağladı, konuştuğumuz konular üzerine bir yazı kaleme aldım. Yıllardır Osmanlı Arşivleri üzerinde çalışan tarihçi, Talat Paşanın “Ermenileri imha edin” söylemini içeren bir talimatını bulduğunu iddia ediyordu.Kendisine “bu önemli belgeyi neden yayınlamadınız?” Diye sordum, “ zamanı gelince” diye yanıt verdi. Bu konuşmayı ve iddiayı içeren yazım yayınlanınca, ortalık karıştı…  Başta meslektaşlarım olmak üzere, politikacılardan, görevdeki diplomatlardan, öğretim üyelerinden, hatta kimi askerlerden ve bu konu üzerine okuyan, yazanlardan o kadar çok tepki  geldi ki… Kimileri ...

Tarihçi Hilmar Kaiser ile Ermeni Sorunu üzerine: “Talat Paşanın Ermenileri imha edin emri var”

  Her 24 Nisan’da devlet bürokrasisini, özellikle de dışarıda görevli diplomatları bir korku sarar:   -“1915 olayları nasıl ele alınacak? Tehcir Kararlarını, Ermeni Kırımı tanımlamasını kimler nasıl telaffuz edecek?  Bunun yerine hiç olmazsa Medz Yeğern   (Büyük Felaket) (*) deseler de başımız fazla ağrımasa ” diye. Dışarıdaki tartışmalar endişeyle beklenirken, içerde Türkiye’de o sayfa çoktan kapanmıştır, üstünde fazla durulmaz,100 yıl önceki olaylar unutulmuştur artık, yok sayılır… Alman tarihçi Hilmar Kaiser (*) yıllarca Osmanlı Arşivlerinde araştırma yaptı, konferanslar verdi, yazılar, kitaplar yazdı. Ankara’da, ODTÜ Mezunlar Derneğinde konuşma yapacağını duyunca, öteden beri bu konuya ben de epey kafa yorup üstünde çalıştığım için kendisiyle görüşmek istedim, Mülkiyeliler Birliğinde geçen sabah buluştuk… Kurşuni gökyüzü altında yağmur çiseliyordu, Kaiser belki de soğuk havanı etkisiyle biraz karamsar girdi söze, “ 2 binli yıllarla karşılaştırıyorum da...

Eğilmez: “Şimşek’in yerinde olmak istemezdim…”

Gazeteciler Cemiyeti bünyesinde “Çay Sohbetleri” düzenliyoruz, bu kez Mahfi Eğilmez’i konuk aldık, ekonomi bürokrasisinde yıllarca çeşitli görevlerde bulunduktan sonra Hazine Müsteşarı olarak atanmış ancak yapısal reformlara karşı çıkan hükümetle fazla devam etmek istememiş istifayı basıp ayrılmıştı.  (*) Aralarında eski milli eğitim bakanı Hikmet Uluğbay’ın da yer aldığı, siyasetçiler, bürokratlar, gazetecilerden oluşan kalabalık bir topluluğun izleyip, sorular, yorumlarla katıldığı söyleşi çok renkli geçti. Eğilmez’le eski yıllarda dayanan bir diyaloğumuz var, onları da konuştuk, şimdilerde kamuda herkesin son model Audiler, Mercedes’ler, hatta Maybachlarla dolaştığı ortam üzerinde bile durduk, hatırlattım: -Hazine Müsteşarı olarak size Renault mu tahsis edilmişti? -Ben Renault 12 ile gider gelirdim müsteşarlığa, hepimiz öyleydik, şimdi bakıyorum daire başkanları bile makam arabası olarak Mercedes kullanıyor,  o zamanlar -Ben Mercedes isterim - denemezdi, ayıptı. Hatt...